28 Şubat Darbesinin Hedefi İmam Hatip Okulları

Bandırma İmam Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği “Darbeler ve İmam Hatipler” konulu program düzenledi. Programın konuşmacı konuğu Basın İlan Kurumu genel müdür yardımcısı ve Önder Derneği genel başkanı Mustafa Canbey’di.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.bandirmayasam.com.tr

Bandırma İmam Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği “Darbeler ve İmam Hatipler” konulu program düzenledi. Programın konuşmacı konuğu Basın İlan Kurumu genel müdür yardımcısı ve Önder Derneği genel başkanı Mustafa Canbey’di.

Pehlivanlar Düğün Salonunda yapılan program Bandırma Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi Berk Gökdemir’in  Kuran-ı kerim tilaveti ile başladı, ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı okundu. Bandırma İmam Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği (BİHAD) başkanı Halife Kara yaptığı konuşmada “28 Şubat darbesinin bir numaralı hedefi imam hatiplilerdi. Yani İmam hatip öğrencileriydi, mezunlarıydı, mensuplarıydı. Uzun süreç boyunca yaşadığımız zulüm 28 Şubatta zirve yaptı. Sırf hanım akrabaları örtülü diye, gizli gizli namaz kılıyor diye, ordudan atılan subaylar... Oğlunun Yemin törenine alınmayan başörtülü anneler” dedi.

                      28 Şubat darbesinin bir numaralı hedefi İmam Hatiplilerdi

BİHAD başkanı Halife Kara sözlerini şöyle sürdürdü. “Bilindiği gibi Türkiye'de darbeler tarihini asırlar öncesine götürmek mümkündür. Malumunuz olduğu üzere, padişah kellesi dahi almayı başaran gözü dönmüş hainler, ordumuzu birbirine kırdırma pahasına, meşru padişahı devirenler, Başbakanımızın şahsı manevisinde, Türk Milleti'nin milli iradesini darağacında sallandıranlar, seçilmiş başbakana alenen küfür ve hakaret ederek Sincan'da oylarımızın üzerinde tankları yürüten, dönemin kudretli generallerini hepimiz biliyoruz.

İmam hatiplerin tarihini ise OsmanlI'nın son dönemlerine kadar götürebiliriz. 1913 yılında Medresetü'l-Eimmei ve'l-Hutabâ" adıyla açılan okullarımız 3 Mart 1924 yılında çıkarılan Tevhidi Tedrisat Kanunuyla kapatılmıştır.

Bu tarihten sonra din eğitimi veren okullar öğrenci azlığı gerekçe gösterilerek 1930 yılında tümüyle kapatılmış ve ülkede din eğitimi veren tek kurum kalmamıştı. Milletimizin diniyle, tarihiyle ve ruh kökleriyle, bağını koparmak isteyenler, tarihi mecrasından çıkartıp başkalarının değirmenine, su taşıtmaya kalkanlar onu, imamsız, hatipsiz, ezansız ve namazsız bırakmanın derdine düşmüşlerdi.Bu nedenle tarihimiz boyunca yaşadığımız her darbenin en önemli hedeflerinden biri İmam Hatiplerdir. Tamamen milletimize özgü ve milletimizin sahip çıktığı bu okullar darbeciler tarafından kapatılmak ya da itibarsızlaştırılmak istenmiştir. Sözün tam burasında şunu da ifade etmek gerekir ki tüm darbeler dış desteklidir. Tüm darbeciler de işbirlikçidir, haindir.Bu denklemde imam hatipler ümmi ve mili müdafaanın en önemli burçlarındandır.

28 Şubat darbesinin ise bir numaralı hedefi imam hatiplilerdi. Yani İmam hatip öğrencileriydi, mezunlarıydı, mensuplarıydı. Uzun süreç boyunca yaşadığımız zulüm 28 Şubatta zirve yaptı. Sırf hanım akrabaları örtülü diye, gizli gizli namaz kılıyor diye, ordudan atılan subaylar... Oğlunun Yemin törenine alınmayan başörtülü anneler...

                                   Başörtüsüyle okumak isteyen Arabistan’a gitsin

Okul birincisi olduğu halde türlü hakaretlerle tören alanının dışına itilen çocuk yaştaki öğrenciler... İkna odalarında sözüm ona aydınlatılan örümcek kafalı diye aşağılanan mümineler, mecliste haddi bildirilen vekiller, Suudi Arabistan'a gitti diye küfredilen başbakanlar, polis coplarıyla haddi bildirilen,peruk takmaya zorlanarak cebren ve hile ile çağdaşlaştırılan memurlar, başörtüyle okumak isteyen Arabistan'a gitsin denilerek ülkeden kovulan bacılar..., dönemin kudretli generallerince demokrasimize yapılan balans ayarları, medyanın üç maymunu olan, Fadime şahin ,Ali Kalkancı ve Müslüm üçlüsü üzerinden, Müslümanlara yönelik saldırılar...

Tüm bunları düşününce Türkiye Müslümanlarının genelde 20. Yüzyılda, özelde 28 Şubat sürecindeki hali bana siyeri nebinin Mekke devrini ve boykot yıllarını hatırlattı. Şu anki halimiz ise muhacirlerin Yesrib'e doğru yola çıkışını andırıyor. Rabbim bizleri de, sizleri de darlıkla sınadığı gibi, şimdi de genişlikle sınıyor. Rabbim, bizlere bu çok daha zor olan imtihanımızda yardım etsin Ayaklarımızı istikamet üzere sabit kılsın. Sayın davetliler, sevgili misafirlerim...

28 Şubat sürecinde Önder İmam Hatipliler Derneği haksız ve hukuksuz uygulamalara karşı mücadele eden milyonların sesi olmuştur. Yaşanan tüm haksızlıklarında canlı şahididir. Önder şemsiyesi altında 400den fazla İmam Hatip Derneği taşın altına elini ve gövdesini koydu. Her fırsatta yaşananları kamuoyuna duyurdu. Bu konuda emeği geçen büyüklerimizi rahmet ve minnet anıyorum. Bizler Bandırmadaki mezunlar olarak, Önder şemsiyesi altında daha iyi hizmetler yapmak ve okullarımızdaki başarıyı daha da yükseltmek için mezunlar derneğimizi kurduk.

Dernek olarak amacımız; başta Bandırmadaki İmam Hatip Okulları olmak üzere, ülkemizin diğer İmam Hatip Okulları mezunları ile eğitim ve öğretim kademelerindeki bütün öğrenciler arasında, karşılıklı yardım ve dayanışmayı sağlamak, üyeler arasında birliği ve beraberliği korumak, okul ile manevi bağlarını devam ettirmek ve imam hatip davasını dilden dile^gönülden gönülde ve nesilden nesile taşımaktır. Allah bu hususta da hepimizin yardımcısı olsun”. Kara’nın konuşmasının ardından İmam Hatip Lisesi öğrencisi Betül Işık 15 Temmuz adlı şiir okudu. Daha sonra AK Parti Balıkesir Milletvekili Sema Kırcı gözyaşları arasında uzun bir konuşma yaptı.

                                  “Vesayetçi zihniyete en güzel cevap 16 Nisan’da”

Sema Kırcı, konferansın konusunun “Darbeler ve İmam hatipler” olmasını çok anlamlı bulduğunu çünkü 28 Şubat’ın en büyük mağdurlarının İmam Hatipliler olduğunu söyledi Kırcı “Bizler için bu postmodern darbenin acısı, anlamı daha farklı. Ülkemiz ve milletimiz adına “utanç yılları” olan bir dönemi 20 yıl sonra anmak için bu akşam sizlerle bir araya geldik. 28 Şubatı hatırlamak, bugünü anlamlandırmak ve yarını okumak için elzem bir ihtiyaçtır” dedi.

                                                        28 Şubatta ne olmuştu?

Konuşmasında 28 Şubat’ın Türkiye’de bir dönüm noktası olduğunu ifade eden Kırcı: “28 Şubat süreci, 28 Şubat 1997 günü Milli Güvenlik Kurulu toplantısında açıklanan kararlarla başlayan, ordu ve bürokrasi merkezli bir süreçti. Alınan kararlar toplumun belirli kesimlerini ve kurumlarını son derece olumsuz etkiledi. Hatırlayın, Ankara Sincan'da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı. Demokrasiye tanklarla balans ayarı verilmek istendi. TV’ler korku senaryoları yazıp ekranlarda oynattı, gazeteler manşetler attı. Refah Partisine kapatma davası açıldı. Velhasıl seçilmiş ve iktidar olmuş bir siyasi partiye ordu, bürokrasi, STK, işadamları ve medyanın konsorsiyumu ile darbe vuruldu” dedi.

28 Şubat’ın rakamlarla sonuçları

Kırcı sözlerine şöyle devam etti: “28 Şubat’ta sırf namaz kıldıkları, başörtülü oldukları ya da eşleri başörtülü oldukları için binlerce insanın işinden edildiğinden bahseden Kırcı o günlerin bilançosu hakkında şunları söyledi: “1997-2001 yılları arası 12bine yakın öğretmen kılık-kıyafet ve fişlemeler nedeniyle disiplin cezasına çarptırıldı,3527 öğretmenin görevine son verildi.70’ten fazla Kaymakama o süreçte görevinden el çektirildi, 200’ün üzerinde vali ve kaymakam hakkında irtica gerekçesi ile soruşturma başlatıldı.1990-2011 yılları arasında 'irtica' suçlamasıyla YAŞ kararlarıyla TSK'dan 1635 personel atıldı.21 vakıfirtica faaliyetinde bulunduğu gerekçesi ile kapatıldı.28 Şubat sürecinde el konulan bankaların devlete getirdiği yük17.300.000.000 dolar idi.”

                                                  Meşhur ikna odaları

Kırcı: “28 Şubat inançlı insanları sistematik bir şekilde yok etme çabasıydı. Başörtülülerin kamusal alanda yer alması engellenirken en büyük darbeyi üniversitelere vurdular. Meşhur ikna odaları… ülke tarihine kara bir leke olarak yazıldı. Demokratik bir ülkede, Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşınız ve en doğal hakkınız olan üniversite eğitim hakkınız inancınız ve başörtünüz sebebiyle elinizden alınıyor. Bunlar yalnızca kendilerine demokrat” dedi.

                                              İmam hatipleri nasıl etkiledi

Kırcı 28 Şubat zihniyetinden en çok darbe alan kurumlardan birisinin hiç şüphesiz imam hatipler olduğunu ifade ederek: “O dönemde oldukça rağbet gören imam hatiplerin önünü kesmek ve inançlı yetişmiş gençlerin bu ülke içerisinde ilerlemesini engellemek adına çok ciddi bir zulüm uygulanmıştır.Mesut Yılmaz imam hatiplerin orta kısmını kapatırken “siyasi hayatıma mal olsa da” diyordu… Siyasi hayatına da, onuruna da mal oldu…28 Şubat mağdurlarının hakları iade-i itibar edilirken, darbeci komutanların bugün sanık sandalyesinde olduğunu görüyoruz” dedi.

                                    Zulüm günlerinde ortaya çıkan fedakarlıklar

Kırcı: “Bu süreçte, farklı direniş metotları da gelişti. ÖNDER Vakfı imam hatip mezunu gençlerin mağduriyetini gidermek adına pek çok önemli adımlar atmış vakıflarımızdan biridir.  Allah onlardan razı olsun.O dönemde eğitim hakkı kısıtlanan, ikinci sınıf insan muamelesi gören imam hatipli gençler başta Viyana, Bosna-Hersek olmak üzere dünyanın farklı noktalarına eğitim almak için dağıldılar. ÖNDER bu anlamda önemli katkılar sunmuştur. Bugün bir yada bir kaç yabancı dil bilen, okullarını derece ile tamamlamış ve ülkemizde önemli görevler yürüten pek çok gencimiz o günün mağdurlarındandır” dedi.

                                                    Vesayetçi zihniyete cevap 16 Nisan’da

Kırcı28 Şubat post modern darbesinin Türkiye’nin elitlerinin halkın çoğunluğundan korkması sonucu yapıldığını ifade etti. Kırcı konuşmasında: “Bu sebeple de sürecin hem sivil, hem parlamento, hem medya, hem de ekonomi ayağı olmuştur.Peki şimdi ne oldu? O korktukları çoğunluk, milletimiz ülkenin asıl sahibi. İstikrarlı hükümet dönemleri yaşıyor, Cumhurbaşkanını kendisi seçiyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünde tankların altına yatarak, canı pahasına direniyor, demokrasisine sahip çıkıyor. Her türlü vesayeti reddediyor. O eski Türkiye yok artık. AK Parti şimdi milletin iradesini bir adım öteye taşıyor ve güçlü meclis, güçlü millet ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiyor. Biz bu sistemi meclise sunduk, 16 Nisan’da da milletimize, sizlere sunuyoruz. Millet iradesi, demokrasi denilen şey böyle olur. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin ise buyrun 16 Nisan’da milletin kararını hep birlikte görelim. Kamuda başörtüsünü yasaklamışlardı, şimdi TSK’da başörtüsü serbestliği getirildi. Bu 20 yıl önce konuşulması dahi mümkün olmayan birşeydi, şimdi ise uygulamaya geçtik. Ne oldu? Cumhuriyet mi elden gitti, ülke mi çöktü? Hiçbirşey olmadı. Geçtiğimiz hafta “Karargah rahatsız” manşeti atan gazete hakkında soruşturma başlatıldı.Artık manşet atarak hükümet devirip, hükümet kurma devirleri bitmiştir. O dönemde siyasi hayatı yasaklanan ve hakkında muhtar bile olamaz denen Sayın Cumhurbaşkanımızın Genel Başkanı olduğu AK Parti’yi bu halk çok değil bir kaç yıl sonra tek başına iktidara getirdi.28 Şubat zihniyetinin bir tezahürü olan FETÖ yapılanmasına karşı da halkımız gerekli cevabı 15 Temmuz gecesi tankların önüne yatarak verdi.28 Şubat'ta Zırhlı Birlikler'den tanklar Sincan'a yürürken, 15 Temmuz’da halk Sincan Zırhlı Birlikler'deki tanklara yürüyerek vesayete tarihi bir cevap verdi. Bu darbeci, vesayetçi zihniyete en kararlı cevap 16 Nisan’da yapılacak olan referandumda verilecektir” dedi.

                                        “Sık sık muhtıra veriliyor, darbeler yapılıyordu”

Basın İlan Kurumu Genel Müdür Yardımcısı ve Önder Genel Başkanı Mustafa Canbey, Türkiye’de yapılan darbeleri tek tek tarih ve rakamlarla anlatarak davetlileri bilgilendirdi Canbey‘’12 tane genç subay darbe yapıyor ve Cemal Gürsel bu ülkede iktidara geliyor. Askerin ilk darbesi ama Türk siyasi hayatının en ağır darbelerinden bir tanesi. Rahmetli Menderes o dönemde iktidar oluyor ama iktidar olduğuna pişman ediyorlar.Bir sürü yargılama sürecinden sonra idam ediliyor.Ve bu idam Türk siyasi hayatının gelen bütün başkanların kafasında Demokles’in kılıcı gibi sallanmaya devam etti.Herkes bir şey yaparken acaba bir şey olur mu diye endişe ediyor.Zaten bu idamda bunun için yapılıyor ‘’millet’in oylarıyla gelebilirsiniz ama istediğinizi yapamazsınız’’ deniyor.Kısa bir süre sonra 12 Mart 1971 Muhtırası yaşanıyor o zaman Demirel Başbakan ,o zaman ki Genelkurmay Başkanı ,komuta kademesiyle birlikte hükümete istifa edin diyor,muhtıra veriyor.Ve istifa ediyorlar.Yerine de Nihat Erim geliyor.Uzun süre Başbakanlık yapıyor.1980 yılına gelirken Nihat Erim suikaste kurban gidiyor 1979 da.Ve 1980 de yine bir darbe.1980 darbesinden sonra Türkiye de yeni bir durum yeni bir dönem meydana geliyor.Her 10 yılda 1 darbe yapılmış.Demokrasisi gelişmemiş Türkiye nin sık sık yaşadığı bir durum  ifadesinde bulundu.‘’

Yoğun bir katılımla gerçekleşen konferansın sonunda Kırcı, 15 Temmuz konulu şiir yarışmasında birinci olan Bandırma Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi Betül Işık’a ödülünü  takdim etti. Konferansa, AK Parti Bandırma İlçe Başkanı Alp Bostancı, MHP Bandırma İlçe Başkanı Yurttaş Bakkal, Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürü Yakup Yıldız, Bandırma İlçe Milli Eğitim Müdürü Osman Özkan, Bandırma İlçe Müftüsü Süleyman Küçük, AK Parti Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Yılmaz Özdemir, MÜSİAD Bandırma Şube Başkanı Ahmet Çömez ile çok sayıda davetli katıldı. Ahmet Türkmen/Serhat Barış