Psikiyatris Dr. İlkay Başak, son günlerde iki doktor ve bir Tıp öğrencisinin intihar etmesinin üzücü olduğu kadar düşündürücü olduğunu belirterek altında yatan gerçeklerin doğru olarak araştırılması gerektiğini söyledi.
İlkay Başak “Hepimiz üzgünüz, iki doktor arkadaşlarımız ve bir tanede genç doktor adayımızın vefatındaki bireysel sorunlarını bilemeyiz. Sağlık camiası için çok üzücü bir gün yaşıyoruz. Hizmet kalitesini arttırmanın en kolay yolu, emrinde çalışan insanları zorlamak, belki arada bir tehdit etmek, örneğin sen çalışamıyorsan daha iyi çalışacaklar var diye tehditlerde bulunmak, aba altından sopa göstermek. Bu belki de performansı en kolay arttırmanın yolu ama bazen en doğru yolu olmayabilir” açıklamasında bulundu.
Unutulmaması lazımdır ki; iyi atlar çok ucuz değil
Psikiyatris Dr. İlkay Başak açıklamasına şöyle devam etti.”Teşbihte hata olmaz: atınızın daha hızlı koşmasını istiyorsanız önce bir topuklarsınız, daha hızlı istiyorsanız hafiften kırbaçlarsınız, daha hızlı istiyorsanız biraz daha kırbaçlarsınız, geçici olarak işe yarar ama her zaman formda, zinde, güçlü ve atik bir at istiyorsanız onu kırbaçla sağlayamaz, çatlatırsınız. Yemini, suyunu, tımarını, antrenman sahasını, sağlığına özeni, ilgiyi, şefkati eksik etmemelisiniz. Çatlarsa çatlasın yeni at alırım diyorsanız, da iyi atların ucuz olmadığını hatırlamanız lazımdır. Unutulmaması lazımdır ki, iyi atlar çok ucuz değil. Maalesef sağlık çalışanlarımızın durumu bu minvaldir. Sürekli artan iş yükü içinde, sürekli artan sorumluluk, yükselen mesleki riskler, düşen mesleki saygınlık, gelecek kaygısı ve tıbbi endikasyonun ötesinde gerekçelerle hasta memnuniyeti baskısı nedeniyle mutsuz ve gergin koşullar söz konusudur. Gerek eğitim sürecinde, gerek iş hayatında birçok zoru başarmak durumunda kalan doktorlarımız ne maddi ne de manevi olarak rahat değildirler. Bırakınız kazandıkları paranın emeklilik de güvence sağlamasını, yıllık izinlerinde ve hastalık hallerinde dahi sağlayamamakta, gelirinin çoğu performansa bağlandığı için bahis konusu hallerde büyük ölçüde kesilmektedir. Doktorun özgüveni, çalışma seçenekleri daraltılarak törpülenmiş ve razı hale getirilmiştir. Üst düzey iş beklediğiniz bir elemana üst düzey imkân sağlamak en acımasız kapitalist ortamların bile vazgeçilmezidir.
Doktor, Tıp dışı yönleriyle uğraşmamalı
Örneğin, bir hastaya her hangi bir hap yazdığınız zaman hapın muhteviyatında yan etki ihtimalinden bahsediliyor. Bu ihtimaller yüzünden garanti vermek zorunda değildir. Hiçbir doktor da tedavisine garanti veremez ancak bu noktada her tedavi ciddi gerek hukuksal, gerekse hasta ve yakınlarından soruşturma baskısı altında kalabiliyorlar. Böyle olunca da hastaya müdahale etmeye korkuyorlar. Doktor tıp dışı yönleriyle uğraşmamalı bence. Özveri ile ve zorlu bir mesleğini ciddi sıkıntılara yol açabiliyor. Diğer bir mevzu ise, doktorlarımızın birçoğunun içinde bulunduğu performans açmazından bahsetmek gerek. Gelirin bir kısmını performansa dayalı almasına karşı değilim. Daha çok emek sarf eden, daha çok hasta muayene eden daha çok para kazanabilir. Ama hizmet sektöründe kaliteyi sayı ile belirlemek maalesef çok doğru değil. Performansa dayalı para konusu ister istemez sayıya yönelme gibi bir durum söz konusu. Bunun bir handikabı var, doktorlar kendilerini güvence altında hissedemiyorlar. Yıllık izinleri özlük haklarıdır ama bu izinde ciddi gelir kayıpları oluyor. Bunlar ister istemez büyük risk arz ediyor, performansa dayalı, dinlenmemiş ya da kendinden emin olmayan bir portföye yol açıyor. Kafasında bin bir soru ve sorun olan birinden yüksek verim almak mümkün değildir. Denilebilir ki bütün iş kollarında çalışanların sıkıntıları var, eğer öyleyse yani bütün çalışanlar mutsuzsa o zaman durum düşündüğümüzden daha ciddi demektir. İmkânlar her istenileni hemen sağlamaya yetmeyebilir ancak ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışmak yerine en azından bu sorunların farkında olunduğunun, çözüm kararlılığı olduğunun ve bir takvim çerçevesinde konunun ele alınacağının ifadesi sağlık çalışanlarına bir miktar enerji ve moral verebilir düşüncesindeyim”. Ahmet Türkmen/Serhat Barış