Aile hekimleri Bodrum’da yeni yönetmeliğe tepki gösterdi

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:

Muğla’nın Bodrum ilçesinde sağlık çalışanları Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı iş bıraktı ve basın açıklaması düzenledi. “Halk sağlığı tehlikede, sorunlar daha fazla derinleşebilir” diyen ebeler ve hemşireler, dayatmalarla sürdürülen sistemin çökme noktasına gelmesinden endişeli.

Songül Karadeniz/ Gündem Fethiye (MUĞLA İGFA) Muğla’nın Bodrum ilçesinde sağlık çalışanları Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne tepki göstermek için Konacık Aile Sağlığı Merkezi önünde toplandı. Birlik ve Dayanışma Sendikası Muğla Temsilcisi Can Kirişçi’nin basın açıklamasını okumasının ardından Uzman Doktor Levent Yılmaz ve Muğla Ebe ve Hemşireler Derneği Başkanı Pervin Çeltiklioğlu Gündem Fethiye’ye açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazetede yayımlanan “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” sonrası 2-6 Aralık 2024 tarihleri arasında, sağlık meslek örgütleri Türkiye genelinde iş bırakma kararı almıştı.

Grevin ilk gününde (2 Aralık) aile hekimleri Muğla’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması düzenlenmiş, ikinci gününde (3 Aralık) ise Fethiye’de 1 Nolu Aile Sağlık Merkezi (ASM) önünde “Ruhuna Fatiha lokma etkinliği” düzenleyerek basın açıklaması yapmıştı.

Aile hekimleri, Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana yaşanmakta olan sorunları daha da derinleştirileceğine dair ortak tepkide bulundu.

Muğla’daki 344 aile hekiminden yaklaşık 320’sinin iş bırakma eyleminde olduğunu vurgulayan Birlik ve Dayanışma Sendikası Muğla Temsilcisi Can Kirişçi, 2-6 Aralık 2024 tarihlerinde beş günlük iş bırakma kararını da kamuoyuna duyurduklarını belirterek ekledi:

“Bizler birinci basamakta her gün emek veren hekimler, sağlık çalışanları ve onların örgütleri olarak halkın sağlık hakkına erişimini engelleyen, hekimlerin mesleki özerkliğini yok eden ve sağlık emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran bu yönetmeliğin geri çekilmesini beklerken, TBMM’ye 25 Kasım 2024 günü bir kanun teklifi sunuldu. 28 Kasım’da komisyonda görüşülerek değişiklik yapılmaksızın Genel Kurula sevk edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 5. maddesi ve 5510 sayılı kanunun 68. maddesinde değişiklikler yapılmaktadır.”

“GÜNDE 90-100 HASTA BAKARAK BU MADDELERİ YERİNE GETİRMEYE ZAMANIMIZ YOK”

20 yıldır aile hekimliği yapan Uzman Doktor Levent Yılmaz, beklentilerinin kendi işlerini yapmak olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:

“Veri girişleriyle veya altı ay gelmeyen hastaları arayarak ya da hastalara memnuniyet puanıyla yapmamız gereken usulsüz işleri yapmak için bizi zorlamamaları adına bu usulsüz yönetmeliği istemiyoruz. Biz sadece hastalarımıza gerekli vakti ayırmak istiyoruz, randevulu çalışmak istiyoruz. Günde 90-100 hasta bakarak bakanlığın uyguladığı bu maddeleri yerine getirmek için yeterli zamanımız yok. Tek beklentimiz hem kendimiz hem de hastalarımız için doğru şekilde çalışmak. Bu süreçte bakanlığımızdan beklentimiz sahada çalışan hekimlerin de fikrinin alınması. Uygulanabilir herkes için daha sürdürülebilir ve gerçekten faydalı bir sistemde çalışmak istiyoruz. Umarım kısa sürede gerekli adımlar atılır ve biz de işimizin başına dönebiliriz. Hastalarımız bizi bekliyor. “

HEMŞİRE VE EBELER DE YÖNETMELİK NEDENİYLE MAĞDUR

Aile sağlığı merkezlerinde çalışan ebe ve hemşirelerin sorunlarına değinen Muğla Ebe ve Hemşireler Derneği Başkanı Pervin Çeltiklioğlu, yeni yönetmelikle birlikte zaten var olan hak kayıplarının daha fazla arttığını belirterek şöyle konuştu:

“Reçete yetkimiz olmamasına rağmen, reçetelenen her ilaçta sorumlu tutuluyoruz. Hasta bakma sorumluluğumuz olmadığı halde, gelmeyen her bir hasta için cezalandırılmamız söz konusu. Yapamadığımız veya işleyemediğimiz bebek, gebe ve çocuk izlemleri nedeniyle zaten performans kriterleriyle çalışıyoruz. Zaten aşımız yokken, aşıyla ilgili büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Bu sorunların çözülmesini beklerken, yeni yönetmelikle yetkimiz olmayan durumlar üzerinden maaşlarımız ve hak edişlerimiz hekimlerin performansına göre hesaplanmaya çalışılıyor. Sistemin iyileştirilmesini beklerken yıllardır yok sayılıyoruz. Her geçen gün aile sağlığı çalışanı eksiğiyle çalışmaya devam ediyor. Sistem içerisinde yüzde 50 aile sağlığı çalışanı ve yüzde 50 aile sağlığı hekimi görev yapıyor. Bu koşullar altında, sağlık çalışanları bu sistemde kalmak istemiyor. Bugün itibariyle birçok meslektaşımız, il sağlık müdürlüklerine istifalarını sunmuş durumda. Çünkü maaşlarımızda yüzde 10-15 oranında kayba uğrayacağız. Sorumluluğumuz olmayan durumlar nedeniyle cezalandırılmayla tehdit ediliyoruz.”

“İŞİMİZİ SEVEREK YAPALIM DAYATMALAR, ZORLUKLAR YA DA TEHDİTLERLE DEĞİL”

Hak kayıpları nedeniyle sistemin çökme aşamasına gelebileceğini vurgulayan Pervin Çeltiklioğlu, “Çünkü aile hekimleri, tek başına bebek ve çocuk aşılamaları ya da kanser taramaları gibi hizmetleri yapamayacaklar. Bakanlığın sosyal medyada ve uluslararası mecralarda övündüğü aşılamalar ve kanser taramaları gibi oranları bizler yaptık. Yani aile sağlığı çalışanlarının, ebelerin ve hemşirelerin emeğiyle gerçekleşti. Biz olmadan sistemin bir tarafı çökecektir. Lütfen, sesimizin duyulmasını istiyoruz. Emeğimizin karşılığını almayı ve meslek onurumuzu tekrar geri kazanmak istiyoruz. Çünkü bu sistem gerçekten çalışılabilecek bir sistem değil bize dayatılan kriterler insanüstü çabalarla yapılabilecek kriterler. Biz yalnızca işimizi yapmak istiyoruz. Sahalarda eylem veya grev yapmak istemiyoruz. Bırakın çocuklarımızla, bebeklerimizle ve hastalarımızla işimizi severek yapalım. Dayatmalar, zorluklar ya da tehditlerle yapmayalım” ifadesinde bulundu.

Can Kirişçi’nin sağlık çalışanları adına 4 Aralık’ta Bodrum’da tekrar okuduğu basın açıklamasındaki 6 maddelik talepleri şöyle:

1. Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır.2. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman, olanak ve mekan sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar Aile Sağlığı Merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır. Unutmayın bu bir tercih meselesidir, Şehir Hastanelerinin bir yıllık kira bedeliyle 6128 adet dört hekim ve dört hemşireli ASM yapılabilir ama yıllardır depreme dayanıklı kamu ASM binaları yapacağını söyleyen bakanlıkta bu niyet yoktur.3. Aile Hekimliği’nde güvencesiz ve kadrosuz istihdamı kabul etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Aile Hekimleri işveren olmamalıdır. Ebe ve hemşirelerin maaş ve teşvik ödeme kriterleri mesleki sorumluluklarının dışında kriterlerden oluşmakta iken Aile Sağlığı Merkezleri’nde çalışan ebe hemşirelerine ödenecek ücret Aile Hekiminin çalışma kriterleri ile değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmelidir. Aile Sağlığı Çalışanlarının Kanun değişikliği gerektiren tavan ücreti katsayısı artırılmalıdır.4.Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan hekim, ebe, hemşire ve sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir. Türkiye’de yerine bakacak birini bulmadığı sürece izine çıkamayan, çıkarsa maaşı kesilen tek kamu çalışanı Aile Sağlığı çalışanlarıdır, Anayasal bir hak olan ücretsiz yıllık izin hakkımız yoktur.5.  Sağlıkta şiddeti artıracak düzenlemeler değil şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkarılmalı ve sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır.6.  Türk halkının sağlık verileri ticari işletmelere satılmakta ve Aile Sağlığı çalışanları bu usulsüz işlemde veri toplama memuru gibi kullanılmakta, yapmak istemeyenler maaş kesintisi ile tehdit edilmektedir. E-Nabız’ın Katar’a satıldığı söylentileri varken biz bu işe ortak olmak istemiyoruz.