18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLER BANDIRMA’DA ANILDI

Program, çelenk sunma töreniyle başladı. Ardından saygı duruşu ve saygı atışı ardından İstiklal Marşı okundu. Günün anlam ve önemine dair konuşmayı Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Resul Yavuz yaptı. Etkinlik kapsamında, ‘Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor’ ve ‘Çanakkale Destanı’ isimli şiirler okunarak, Çanakkale ruhu bir kez daha yaşatıldı.

Törene Bandırma Kaymakamı Engin Aksakal, Garnizon Komutanı Hv. Plt. Tuğ. Gen. Esat Çetin, Bandırma Kaymakamı Dursun Mirza, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörü İsmail Boz, siyasi partilerin temsilcileri, gaziler ve vatandaş katılım sağladı.

Haydar Çavuş Camii İmam Hatibi Fikret Mez ve İmam Hatibi Burak Yıldırım tarafından Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirildi. Daha sonra İlçe Müftüsü Dr. Abdulhamid Pehlivan tarafından şehitler için dua edildi.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Resul Yavuz, törende yaptığı konuşmada, “Bugün, Türk ve dünya tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümünü anmak için buradayız. Öyle bir zafer ki… Her vatan evladının ilham alacağı, düşündüğünde vatan için mücadelenin ne anlama geldiğini idrak edeceği bir şuur timsali. Tarihimize hakkıyla bakarsak, onu bir hafıza, bir bilinç ve geleceğe ışık tutan bir projektör olarak ele alırsak, buradan yaklaşık 140 km uzakta, Çanakkale’de, bundan tam 110 yıl önce verilen destansı mücadelenin ne anlama geldiğini daha iyi anlarız. Çanakkale, Türk milleti için ulusal bilinci, millet olma şuurunu ve var olma iradesini sonsuza dek canlı tutan büyük bir kahramanlık destanıdır. Bu alanı dolduran siz değerli konuklar, eminim hepimiz Mustafa Kemal Paşa’yı, Cevat Çobanlı’yı, Esat Paşa’yı, Mahmut Sabri’yi, Şefik Aker’i, Münim Mustafa’yı, Seyit Onbaşı’yı, Yahya Çavuş’u ve adını sayamadığımız nice kahramanı andığımızda, onlara olan vefa borcumuzu yüreklerimizde hissediyoruz. İşte bunun adı ulusal bilinçtir! İşte bunun adı bizi biz yapan değerlerdir! İşte bunun adı, millet olma şuurudur! Çanakkale’de, o destansı mücadelede can veren yüz binler, topraklarımızı vatan yaparken, bizlere de bağımsızlığın, onurun ve gururun sembolleri olarak derin kökler bırakmışlardır. Bugün bizler, Çanakkale’de verilen varoluş mücadelesini düşündüğümüzde, Mustafa Kemal’in o unutulmaz sözünü hatırlıyoruz: "Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!" İşte bu emir, vatanı her şeyin üstünde gören bir anlayışın en veciz ifadesidir. Biz bu emirden, vatan sevgisini canından üstün bilen Mehmetçiklerin vakur duruşunu, inancını ve fedakârlığını görüyoruz. Şüphe yok ki tarihimizde büyük zaferler, bu inançla, iyi yetişmiş komutanların disiplini altında, vatanına adanmış askerlerin mücadelesiyle kazanılmıştır. Bu açıdan baktığımızda, Balkan Savaşları ve Sarıkamış ile kıyaslandığında, Çanakkale’den alınacak çok büyük dersler olduğunu görmekteyiz. Evet, Osmanlı Devleti’nin sekiz cephede savaştığı o büyük harpte, Çanakkale Zaferi, Osmanlı’nın kaderini tamamen değiştirmedi. Ancak tüm dünya tarihçilerinin hemfikir olduğu bir gerçek var: 1915’te Çanakkale’de gösterilen direniş, tarihin seyrini değiştirdi! Savaştan sonra İngiltere Başbakanı David Lloyd George, 1919’da Paris’te yaptığı konuşmada, Türklerin Çanakkale’deki direnişinin yakın dönem dünya tarihinin akışını değiştirdiğini açıkça ifade etmiştir. Bugün, Çanakkale, sadece geçmişte kazanılmış bir savaş değil; bu milletin ruhunu, kimliğini ve varoluş mücadelesini anlatan bir destandır. Öyle ki, 1919’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlayan Kurtuluş Savaşı’nda ilham kaynağı, Çanakkale’deki o destansı direnişti. Kurtuluş Savaşı boyunca İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da Çanakkale ruhu vardı! Büyük yokluklara rağmen, imanla verilen mücadele, bağımsızlığa olan inancı taçlandırdı. Kıymetli konuklar, bugün burada, vatan toprağının bağrında yatan aziz şehitlerimizi saygıyla anarken, bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Çanakkale’de, Anafartalar’da, Seddülbahir’de, Arıburnu’nda, Conkbayırı’nda vatan uğruna şehit düşen kahramanlarımızla, yıllar sonra Bestlerdereler’de, Cudi’de, Gabar’da, kısacası vatanın her karış toprağında şehit düşen Mehmetçikler arasında hiçbir fark yoktur!

Onlar, Mehmet Akif’in dizelerinde dediği gibi:

"Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!"

Ve bugün biz, kanlarını dökerek vatan yaptıkları bu topraklarda özgürce yaşıyorsak, şehitlerimize minnettarız ” dedi.

Program, şehit kabirlerinin ziyareti ve şehitlik anı defterinin imzalanmasıyla sona erdi.

Haber: Serhat Barış