Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Nilgün Germiyan etkinlikte bir konuşma gerçekleştirirken, söyleşinin moderatörlüğünü Nazan Çinko üstlendi. Konuk konuşmacı olarak yer alan Avukat Ayşegül Kaya, konuşmasında hukukçu olarak kadın hakları savunuculuğuna nasıl adım attığını ve bu alandaki mücadelesini anlatırken, kadınların hakları için verdiği emeği vurguladı. Hukukçu olma kararı alırken, haksızlıklara karşı duyduğu öfke ve mücadele arzusu en büyük motivasyonu oldu. Küçük yaşlarda İstanbul’da hak savunuculuğu yapan kadınları örnek alarak bu yolda ilerlemeye karar veren Kaya, 2002 yılında medeni kanunundaki değişikliklere katkı sağladığını ve İstanbul Sözleşmesi konusunda pek çok çalışma yaptığını belirtti.
Kadın hareketiyle tanışması ise 1987-88 yıllarına dayanıyor. Bu dönemde, Türkiye’de kadın hakları konusunda önemli bir dönüşüm yaşanmaya başlanıyordu. İlk kez ‘Feminist’ dergisinin yayımlanmasıyla birlikte, kadın hakları savunuculuğu kamuoyunda daha fazla yer bulmaya başladı. Kaya, o dönemde, kadınların haklarını savunmaya dair küçük adımlar atıldığını, fakat erkeklerle yapılan tartışmalarda kadın hakları konusunda henüz farkındalık yaratılmadığını ifade etti.
1990'lı yıllarda Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gibi pek çok kadın örgütünün kurulduğuna ve bu süreçte gönüllü olarak çalıştığına dikkat çeken Kaya, kadın hakları için verdiği mücadelenin büyük kısmının, kadınların hak arayışına yönelik davalardan oluştuğunu söyledi. Bugün geldiğimiz noktada kazandıkları hakların korunması için dayanışmanın daha da önemli hale geldiğini vurgulayan Kaya, kadın haklarının sadece bir ayrıcalık değil, bir insan hakkı olduğunu savunarak mücadelesinin devam edeceğini ifade etti.
Germiyan "Lütfen Farkında Olun"
Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Nilgün Germiyan kadınların toplumdaki yeri, dayatılan kalıplar ve farkındalık üzerine yaptığı konuşmada, "Öncelikle kadınların farkında olmadığı bazı şeyleri onlara fark ettirmek istedik. Kadınlar neden makyaj yapıyor? Düğün törenlerini düşünelim… Dedelerimizin zamanından bu yana gelenekleri iyi biliyoruz. Soğuk havada, incecik elbiseleriyle titreyen gelinler… Ama damatlar sıkı sıkıya giyinmiş, üşümeyen taraf onlar. Oysa biyolojik olarak kadınlar erkeklerden daha fazla üşür. Buna rağmen gelinler, incecik elbiseler içinde, üşüyerek evleniyorlar. Damatlar ise kalın takım elbiselerinin içinde rahatlar. Düşünmenizi isterim; neden kadınlar hep incecik, zarif elbiseler giymek zorunda? Neden bu kıyafet ve makyaj dayatması var? Sizi belli bir şekle sokmak istiyorlar. Lütfen farkında olun! Farkındalık çalışmalarını, kadının aydınlanması olarak görüyorum ve programlarımızı da bu çerçevede yapmaya çalışıyoruz. Kadın, insandır; kadın olmaktan önce insandır. Sosyal ilişkilerimizi sadece insanlık bağlamında değerlendirmeliyiz. İşte bu yüzden bu tür söyleşiler ve programlar düzenliyoruz. Şarkılarda, türkülerde kadınlarla ilgili birçok detay var. Bunları incelemenizi, değerlendirmenizi istiyorum. Şiddeti çözmek için önce kendimize bakmalıyız. Neden böyleyiz? Ne yapıyoruz? Bu soruları sormalıyız. İşte bu soruları soracak söyleşiler ve programlarla yolumuza devam edeceğiz. Geldiğiniz, dinlediğiniz ve değer verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu anlamlı etkinlik, kadın hakları, toplumsal bilinçlenme ve farkındalık konusunda önemli mesajlar verdi. Katılımcılar, hem söyleşideki çarpıcı sözler hem de müzik dinletisiyle duygu dolu anlar yaşadı.
Etkinlikte ayrıca Gülşen Erdem Demir ve Grup Anatolia sahne alarak kadın şarkılarını seslendirdi.
Haber: Serhat Barış