güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Biz Türklerde Demokrasinin Tarihçesi ve Cumhuriyetimize Giden Yol

Yazının Giriş Tarihi: 28.10.2024 08:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.10.2024 08:59

Ancak böyle bir bayrama ve böyle bir rejime kolayca ulaştığımızı söylemek mümkün değildir. Ulusumuz bütün milletler gibi kendi kendini yönetmek demek olan Cumhuriyetle yönetilmek hakkını kazanabilmesi onu engellemek isteyen iç ve dış düşmanlarına karşı, kanı ve canı pahasına kazandığı Kurtuluş Harbi gibi bir savaşı yaşaması, bir destanı yaratması gerekmiştir.

Çünkü Cumhuriyet denilen ulusun kendi kendini yönetme hakkını bir yandan, asırlardır onu yönetmekte olan Osmanlı hanedanı engelleyip vermek istemezken bir yandan da, Türk ulusunu kendilerine bağlayıp köle etmek, onun vatanını aralarında bölüşmek isteyen 1. Dünya Harbi’nin galibi Avrupalı Emperyalist devletler engellemek peşindedirler. Bu iki mihrak Türk Milletini kendilerine köle etmek için onların vatanını kendilerine mal etmek için birbiriyle ve çıkarları kendilerine bağlı iç ve dış mihraklarla işbirliği halinde hareket etmekte mahsur görmemişlerdir.

Nitekim 1. Dünya Harbinde müttefikleri yenildiği için barış istemek zorunda kalıp kendini yenik saydıran Osmanlı hanedanı ve onun hükümetiyle Mondros Mütarekesini imzalayan Avrupalı galip itilaf devletleri Osmanlı ülkesini işgale başlamışlar ve kontrollerine aldıkları Osmanlı sultanı ve hükümetiyle Türk yurdunu kendilerine mal edip, Türk Milletini köle kabul edip yönetmeyi denemeye başlatmışlardır. Ne var ki bu girişimler üzerine Türk Milleti onların beklemediği bir icraatı başlatmış onlara karşı kurtuluş Harbine girişmiştir.

Mustafa Kemal önderliğinde başlayan bu Kurtuluş Savaşı Türk Milletine getirdiği zaferle birlikte hem bir vatan hem bir devlet hem de demokrasinin bariz rejimlerinden biri olan, Cumhuriyet rejimini getirmiştir. Mustafa Kemal Bandırma vapuruyla Samsun’a hareket ettiğinde kafasında milleti bağımsızlığa, özgürlüğe kavuşturmayı bir vatan bir devlet sahibi yapmayı planlarken aynı zamanda milletine demokratik bir sistemi Cumhuriyet denilen rejimi armağan etmeyi de amaçlayan düşünceler taşımaktadır.

Ne var ki ilk ağızda milleti Cumhuriyete ulaştıracağını açıkladığında asırlardır mutlakıyet ile yönetilen dinsel sistem olan halifelik sistemiyle yönetilmeye alıştırılmış milletinin kendisine böyle bir fikri açıkladığında tepki göstereceğini cephe alacağını düşündüğünden bu hedefini sona bırakmış ve açıklamamıştır. Zaten böyle bir hedefi olduğunu hisseden Osmanlı Hanedanı ve Osmanlı Hükümeti bu olasılık gerçekleşmesin diye onun başlattığı Kurtuluş mücadelesine muhalefet etmiş işgalci devletlerle iş birliğine girerek kendisine sadık millet kesimleriyle onu etkisiz hale getirmek için yer yer isyanlar gerçekleştirmiştir. İşgalcilerin ve onların kuklası olan Yunan hükümetinin, Ermeni kitlelerinin, ayrılıkçı Kürt kitlelerinin oluşturduğu silahlı ordular ve teşkilatlarla giriştiği mücadelede başarıya ulaşmak için İstanbul hükümetine cephe almayan Mustafa Kemal kurnazlık yaparak sözde onun adına ülke kurtarma savaşına girdiğini belirtmiş, açtığı Türkiye Büyük Millet Meclisi vasıtasıyla Türk halkını padişahsız ve halifesiz hanedansız bir yönetime alıştırarak milletini kendi kendini yönetme demek olan Cumhuriyet rejimine ısındırmaya yönelmiştir. Kurtuluş harbi başarıyla bitirilip Mudanya ve Lozan ile taçlandırılınca kendinin ve yönetiminin sonunun geldiğini gören Osmanlı Padişahı yurt dışına kaçınca Mustafa Kemal Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla padişahlığı kaldırtmış Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti sisteminde demokrasiyle yönetilmeyi öğrettiği milletinin önünü Cumhuriyet yolunda bir miktar daha aralamıştır. Ama hilafet durmaktadır.

Mustafa Kemal bilmektedir ki hilafet varlığını sürdürdükçe Cumhuriyeti ilan etmek ve milletine kabul ettirmek zor hatta imkânsızdır. Aslında hilafet sistemiyle şeriata dayalı bir sistemle demokrasinin yani halkın kendi kendini idare etmesi de bunun en tipik rejimi olan Cumhuriyetin olması da mümkün değildir. Çünkü dine dayalı devlet rejimlerinde yönetimin dayandığı kuvvet Tanrı’dır. Tanrı’nın buyrukları ve emirleridir. Yani Allah’tır. Oysa demokrasilerde temel halkın serbest seçimlerle belirlediği iradeler esastır. Hak ile hak iradesi aynı cumhuriyet sistemi içerisinde yani Tanrının dediği ile halkın dediğinin aynı cumhuriyet sistemi içerisinde görev belirlemesi veya sistem belirlemesi imkânsızdır. Bu nedenle Mustafa Kemal halifeliği kaldırmak için fırsat beklemektedir.

Mustafa Kemal şunu da bilmektedir. Etrafındaki çok yakın arkadaşları bile mesela Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir, Refet Bele hatta Fevzi Çakmak bile hilafete cephe alacak yapıda değildirler. Üstelik milletin bir kısmı gibi onlar da ülkenin yönetiminin halifenin hakkı olduğuna TBMM’nin halifenin danışma meclisi olduğuna ait kanaat taşıdıkları düşüncesindedir. Cumhuriyetin ilanına karşı harekete geçebileceklerine Mustafa Kemal’in kendilerinin onay vermediği icraatlara karşı hareketler gerçekleştirebileceklerini ortaya koyan davranışlar ve sözler sergiledikleri vaki olmuştur.

Nitekim bunun tipik örneklerinden birini daha kurtuluş harbi bitmediği dönemde gerçekleşen Mustafa Suphi olayında, Kazım Karabekir’in üstlendiği roller açıkça ortaya koyabilecek durumlar sergilemiştir. Ama Mustafa Kemal milletine Cumhuriyet gibi bir rejimi demokrasi sistemini armağan etmede kararlıdır. Nitekim ülkede çıkan hükümet buhranı olaylarından istifade ederek Cumhuriyeti İlan ederek 29 Ekim 1923’de milletimizi ve ülkemizi Cumhuriyete kavuşturmuştur.

Ama bu ilandan önce tüm tedbirleri almış ve ilanı müteakip çok kısa bir sürede halifeliği kaldırıp Osmanlı hanedanını yurt dışına çıkararak Cumhuriyet rejiminin daimiliğini sürekliliğini teminat altına almıştır. Şeriye ve Evkaf Bakanlığının kaldırılıp yerine diyanet işleri başkanlığının kurulması, vakıflar genel müdürlüğünün kurulması, genelkurmay başkanlığının kurulması hep cumhuriyet rejiminin sağlamlaşması yolunda girişimler olmuştur. Laikliğin anayasaya sokulması bu konuda son basamağı oluşturmuştur. Bütün bu icraatlardan sonra ülkemizde Cumhuriyet rejimi hâkim kılınırken ülkemiz ve milletimiz halkın kendi kendini yönetmesi demek olan demokratik sisteme geçilmiştir. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.