SON DAKİKA
Hava Durumu

HZ MUHAMMED VE HZ MUHAMMED’İN DOĞUM TARİHİ KONUSUNDA DÜŞÜNCELER, BİLGİLENDİRMELER

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:49

Kıymetli okurlarım bu yazı dizimde Hz Muhammedin doğum tarihi konusunda ve bu tarihle ilgili gerçekleştirilen kutlama etkinlikleri hakkın bilgilendirmeler yapmak, bu konudaki düşüncelerimi bağlaşmak istemekteyim. Çünkü bu kutlama etkinlikleri konusunda tarih tespiti etkinlikleri konusunda tarih tespiti ve kutlama etkinliklerinin gerçekleştirilmesinde hatalar hatta belkide bilerek yanlışlar yapıldığını düşünmekteyim. Bu nedenle yapılan hata veya yanlışlara değinecek bunların doğumlarının ne olduğunu veya nasıl yapılması gerektiğini izah etmeye çalışacağım. Bu konudaki yani Hz. Muhammed’in doğum tarihi ile ilgili düşüncelerimi izah etmeden önce Türk İslam toplumu olarak Hz. Muhammed’e hitapta kullandığımız bir kelimeye bence bu hitabı kullanmanın yarattığı sakıncalara değinmek istemekteyim.

Bu hitap kelimeleri nedir? Sorularının peş pere sıralandığını duyar gibiyim. Bu nedenle hemen belirteyim. Bu kelimen Peygamberimiz Hz Muhammed’in yaşadığı dönemde kendisine hitapta kullanılmamış olan “Efendimiz” hitabı “Efendimiz” kelimesidir. Zaten bu kelime köken olarak arapça olan bir kelime değildir. Ne tuhaftır ki bu günü İslam dünyasında bile İslam Araplar “Efendimiz” hitabını pek hatta hiç kullanmazlar. Bu hitabı Hz. Muhammed’e hitaben Efendimiz hitabıyla hitap edip ondan Efendimiz diye bahseden tek millet biz Türklerizdir. Dersem kanaatımca yanlış bir beyanda bulunmuş olmam. Çünkü Efendimiz kelimesi Türkçemiz de kullanılan bir kelimedir. Bu kelime Osmanlı devrinde kullandığımız karma bir lisan, karma bir Türkçe içinde kullanım bulmuş Türkçemize yerleşmiş yabancı kökenli bir Türkçeleşmiş kelimedir. Asıl kökeni eski Yunancadan alan oradan Rumcaya geçerek oradan da Rumların Osmanlı toplumuna katılmasıyla, onlarla birlikte kullanım yoluyla Osmanlıcaya geçmiş bir kelimedir. Efendi kelimesi köken olarak ortaya çıktığı Eski Yunancada Authentes şeklindedir. Bir başka deyişle Efendi kelimesi ait olduğu Eski Yunancada Authentes şeklinde ortaya çıkmış ve kullanılmış bir kelimedir. Bu kelime Eski Yunancayı takip eden Rumcada ise Aftendis şeklinde kullanım bulmuştur. Rumcada Türkçeye dahil olduğunda Efendi olmuş olan kelime, Türkçede daha doğrusu Osmanlıcada anlam değiştirmiştir. Bu hem şekil hem anlam değiştiren hitap kelimesini çok beğenip tutan İslam Türk yani Osmanlı halkı beğendiği takdir ettiği kişilere karşı kullanmaya başlamıştır. Kelime ilk ortaya konduğunda mutlak hakim köle sahibi cariye sahibi kişi anlamında olan kelime Osmanlılarda İslam Türklerde terbiyeli oturduğunu kalktığını yani oturduğu kalktığı yeri bilen konuştuğunu söylediğini yaptığını bilen, taktire sayan, beğenilen iyi bir kişi anlamına kullanılar bir kelime oluşmuştur. Bu kelimeyi toplumumuz korktuğu saydığı duyduğu makam veya mektebe sahiplerine hitapta kullanmış onlara değer verdiğini göstermeye çalışmıştır. Padişahlara Sadrazamlara vezirlere ve diğer yöneticilere hitapta bulunurken; dün ulularına tankat cemaat liderlerine din alimlerine hitapta bulunurken karşı karşıya olduklarında veya onlara ait mekanlarda, Efendimiz kelimesini kullanan İslam Türkler ne tuhaftır ki onlardan çok farklı görülmesi onlardan çok daha üstün görülüp saygı ve sevgi gösterilmesi gereken İslam dininin Peygamberine de aynı hitabı kullanmayı seçmişlerdir. Efendi kelimesinin kökenine baktığımızda genel kaynaklarda şu bilgilere rastlarız. Efendi kelimesi eski Grekçe kökenli bir kelime olup Türkçe değildir. Bu konuda daha detaylı bilgiyi Ana Britanica Ansiklopedisinin 11.(onbir) inci cildinde kabaca şu bilgileri bulmamız mümkündür: “Osmanlılarda şeyhler ve din adamları için kullanılan eski Yunanca kökenli Authendes kelimesinin sahip anlamına kullanılan bir kelimedir. Tanzimattan sonra bu kelimenin şehzadelere kullanılar bir unvan olduğunu görmekteyiz. Bu kelime Anadolu Selçuklularında da şeyhler için kullanıldığı söylenmektedir. Osmanlılarda resmi unvan olarak bu kelime 15. Yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Önce Hazine-i Amirenin 4 katibine ilmiye sınıfının en üst seviyedekilerine müderrislere kadılara kullanılmıştır.” Ancak bu gün benim kafamda oluşan bu kelimenin Türkçe olmaması nedeni ile peygamberimize şan olarak kullanılmasının sakıncalı olacağı şeklindeki düşüncem 16. Yüzyıl Osmanlı toplumunda da ortaya çıktığını görmekteyiz. Nitekim bu konuda Ana Britanıca’nın 11inci cildinde şöyle bir bilginin yer aldığını görmekteyiz: “16. Yüzyılda kelimenin Türkçe kökenli olmaması Osmanlı kamuoyunda tartışmalara neden oldu ve İslamlar için bu kelimenin kullanılığ kullanılmayacağı sorun olarak bir müddet gündemde kaldı. Zamanın şeyhülislamı, Ebusuud efendi verdiği bir fetra ile köle ve cariyelerin sahiplerine efendi demesinde sakınca olmadığı ancak bu kelimenin dışında kullanılmayacağını Tanrı anlamında Efendimiz kelimesinin asla kullanılmayacağını açıkladı. Ama bu kelime kullanıma devam edildi. Bu yabancı kelime bizdeki, eğitim görmüşler seçkinler için kullanılan çelebi kelimesinin yerini aldı ve yaygın kullanım bulmaya başladı. Tanzimattan sonra şehzadelerin resmi ünvanı olan Efendi kelimesi şeyhül İslamlar, Nakibüleşraflar, padişahlar için kullanıldı. Zamanla kullanım yaygınlaştı sivil ve askeri erken içinde kullanılan bir unvan oldu. Mülki erkanda Bula rütbesine orduda binbaşılık rütbesine kadar olan tüm görevlilere kullanılan bir hitap bir şan oldu. Hatta azınlıkların din liderleri yani gayrimüslim cemaatlerin din başkanlarına da kullanılan bir hitap cümleleri bir şan oldu” Bu uygulama efendi kelimesini Hz. Muhammed için kullanımı daha sakıncalı hale getirdiyse de efendi unvanı öğrenciler için, zenginler içinde kullanılan yaygın bir kelime olmaktan çıkmaktadır. Bu kelime zamanla Osmanlıda bugün kullandığımız “Bay” hitabı özelliğine büründü . Bu konuda meydanlar Larausse Ansiklopedisi ve diğer genel kaynaklarda benzer bilgiler verir. Hatta bu bilgilerde efendinin Anadolu da bey denmesi uygun olmayan kişilere kullanılan bir hitap şekli olduğundan bahsedenler vardır. Ne var ki Ebusuud efendi diye tanılan Kanuni sultan Süleyman devrinde Şeyhül İslam olmaya hak kazanmış dini konularda fetva yetkisi olan bir otoritenin İslamlarca kullanımını uygun bulmadığı efendi kelimesinin din adamları çok çabuk benimsemişlerdir. Zaten din adamları kafalarına göre uygun bulmadıkları nesne ve icra sonra kabul edip en amansız müdafi kesilirler. Nitekim Osmanlı padişahı 2. Mahmut yunan kökenli Fes’i resmi başlık yaptığında “ bu kavur başlığıdır” deyip direnmeye kalkan din adamları sınıfı daha sonra bu başlığı bensemiş adeta din sembolü yapmışlardır. Bu kez fesi kaldırmayı başlatan inkılabında fesi kaldırmaması için Mustafa Kemale karşı çıkmışlar şapkayı gavur başlığı ilan etmişlerdir. Aynı durum efendi kelimesi içinde din adamlarınca gerçekleştirmişler eski yunanca kökenli olan ve rumlardan alınan efendi kelimesine o kadar sarılmışlar ki ona peygambere sıfat yapmışlardır. Oysa efendi kelimesi sahip yani köleye sahi olanın sahipliği anlamında sahiplik ifade eden bir kelime olup bu anlamıyla peygamberimize sıfat veya ad olacak bir kelime olamaz kanaatındayım. Din hitaplarında peygambere insanlara malik insanların sahipliğini veren hiçbir unvan veya sıfatın verildiğini görmek olanaksızdır. Peygambere bizzat verilen “sahip” ünvanı bile onun insanlara köle gözüyle bakan kendini insanlara araç gözüyle bakan biri olarak görüldüğünü dile getiren bir unvan değildir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
    logo
    Bandirma Yasam En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.