Aile babasının aldığı soyadı, eşi, çocukları, torunları olmak üzere erkek çocuklarının eşlerini de kapsayacak şeklinde soyadı olarak kullanılmak mecburiyeti durumu mevcut bulunmaktadır. Kız çocukları evlendiğinde eşlerinin soyadını almakta, ondan doğan nesiller kızın gelin gittiği ailenin soyadını almakta, o soyadını taşımakta yükümlü olmaktadırlar.
Bu kanun çıktığında sadece Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya münhasır olmak üzere Atatürk soyadı verilip, bunu kullanmak hakkı ondan başka kimseye tanınmamıştır. Soyadı alınmada bazı kelimelere yasaklanma konmuş, özellikle insanı rencide edecek soyadları verilmemeye dikkat edilmiştir. Bu kanun uyarınca soyadı değiştirme işlemi mahkeme kararı ile değiştirilebilecektir. Çıkışından bu güne tanınan tek imtiyaz kadınların, eşlerinin soyadlarıyla beraber kendi kızlık soyadlarını da kullanabilme haklarını kazanmak olmuştur. Soyadı kanunu ne yazık ki kendi çıkışında temel oluşturan lakapları kaldıramamış, lakaptan soyadına gelen evrimin getirilerine rağmen toplum, dar çevrede, özellikle kırsal kesimde lakapları kullanmayı bırakamamıştır.
Şunu da vurgulamak isterim ki cumhuriyetin ilk yıllarında çıkarılan soyadı kanunuyla insanların genellikle öz Türkçe isimler soyadı olarak verilmişken ilerleyen zaman içerisinde vatandaşlarımızın soyadlarında farklı dillerden verilmiş soyadları da çoğalmaya başlamıştır. Arapça, Kürtçe, Ermenice, Rumca ve Anadolu’da kullanılan kültür gruplarına mensup dillere has kelimelerin de kişilere veya ailelere soyadı olarak verildiği görülmeye başlamıştır ve bu tür soyadları zamanla artmış hala da artmaktadır.
Şunu da vurgulamak isterim ki soyadı kanununun çıktığında “zade” veya “oğlu” ekiyle üretilmiş soyadları yasaklandığından kullanılamamıştır. Ancak zaman ilerledikçe bu usul bozulmuş ve bu kelimelerle üretilmiş isimlerle soyadları serbest bırakılmıştır. Bu nedenle bazı ailelerin soyadları farklı olmuştur. Önceki yasak uyarınca “oğlu” kelimesi kullanılmamak şartıyla soyadı almak mecburiyetinde olan “topçuoğullarına” mensup bir kişi “topçu” soyadıyla kaydedilmiş.
Fakat bu yasak gevşetilince aynı sülaleye mensup bir başka kişi mahkeme kanalıyla soyadını değiştirdiğinde “topçuoğlu” soyadını alabilmiştir. Bu nedenle aynı anne babaya mensup kardeşler aynı kökten gelen sülaleler bugün örnekte belirttiğim gibi farklı soyadlarını taşıyabilmektedirler.
Aynı şekilde daha sonradan “zade” kelimesi de serbest bırakıldığından aynı örnekle belirtmek gerekirse “topçu” soyadını taşıyan bir kardeşin diğer kardeşi “topçuzade” soyadını da alıp kullanabilmektedir. Bu karışıklıkların yanında ikinci bir karışıklık olarak hanımlara eşlerinin soyadının yanında baba soyadlarını kullanmaları hakkının verilmesi de bazı karışıklıklara sebep olacak gibi gözükmektedir.
Hanımlara tanınan bu hakkın hanımların çocukları açısından tanınmamış olması da farklı bir durumdur. Bütün bunlara rağmen Mustafa Kemal’in getirdiği soyadı kanunu toplumumuz açısından çok faydalı olmuş. Toplumumuzdaki resmi yada gayri resmi işlemlerin yapılışında, takibinde olabilecek karışıklıkları büyük ölçüde gidermiştir.
Şunu da belirtmek isterim ki gerek soyadı kanununun çıkarılışı sırasında gerekse daha sonra soyadı kabullerinde verilen soyadının kişiyi rencide eder mahiyette anlam taşıması durumunda kişilere mahkeme yoluyla bu soyadının değiştirilmesi hakkının verilmiş olması da çok önemli bir notadır. Bu yüzden de babasının soyadını beğenmeyen evlatların mahkeme kanalıyla soyadı değiştirdiklerini de görmek mümkündür.
Nitekim soyadı “tavşan” olan bir şahsın oğlu babasının bu soyadını beğenmeyip kendi soyadını mahkeme kararıyla kendi soyadını “Çağatay” yaptığını yahut “Mete” yaptığını görmek toplumumuzda mümkün olabilmektedir. Bütün bunlara rağmen soyadı kanunu uygulaması Mustafa Kemal’in Türk milletine yapmış olduğu faydalı inkılapların başında gelen bir inkılap olmuştur.