İslam dini dediğimiz din semavi dinlerin sonuncusu olması dolayısı ile ve Semavi dinler kronolojisinde son sırayı işgal etmesi nedeni ile kendinden önceki Musevilik ve Hristiyanlık dahil yeryüzündeki bütün dinlerin şüphesiz en gelişmişi, en güzeli olmaktadır.
Dinimiz bu gelişmiş özelliği ve bu güzelliği insanoğlunun bütün yaşam sahasına getirdiği düzen ve intizamdan dolayı ortaya koymaktadır. Diyebiliriz ki İslam dininin düzenlemediği ya da düzenlenmesine olanak tanımadığı hiçbir insani faaliyet hiç bir insani olgu yoktur.
Bu düzenlemeleri ana kaidelerini ihtiva eden Kur’an-ı Kerim’deki hükümleri vasıtası ile gerçekleştirmeye çalıştığı gibi bir yandan da Kur’an hükümlerine aykırı olmayan Hz. Muhammed’in fiili sünnetleri ile ve sözlü sünnetleri ile (Hadislerle) uygulamalarda katarak insan hayatının bütün olgularını düzenlemiş düzenlemeye yönelmiştir.
İslam dini bu özelliği ile bireye ve topluma faydalı her davranış ve olguyu tavsiye edip onaylarken birey ve toplum için zararlı gördüğü her davranış ve olguyu yasaklayarak men etmeye hatta gerçekleşmemesi için cezalandırmaya yönelik tedbirler getirmeye önem vermiştir.
İşte bu özellikler bünyesinde İslam’ın tasvip edip onaylamadığı İslam’ım diyen bireylere yapmamaları için İslam’ım diyen toplumlarda gerçekleşmemesi için yasaklar getirdiği önemli 3 olgudan bahsettiğimizde hemen şu olguları sıralaya bileceğimizi düşünmekteyim.
1)Aldatmak
2)Riyada bulunmak
3)Takiye yapmak.
Bu kelimelerin sözlük manalarına baktığımızda şu anlamlarda kullanıldığını görürüz. Aldatmak: 1-Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. 2-Karşısındakinin dikkatsizliğinden yararlanarak üzerinden kazanç sağlamak. 3-Birine verilen sözü tutmamak. 4-Bir şeyin görünürdeki durumu. 5-ayartmak, kötü yola sürüklemek.6-Oyalamak, avutmak.
Riya: İnandığı, düşündüğü gibi davranmama, özü sözü bir olmama huyu.
Takiye: Olduğu gibi görünmeme, konuştuğu sözleri görünüşteki manaları dışında anlamlar kasıt ederek muhataplarına başka şeyler çağrıştıracak şekilde kullanmak, söylemek.
Bu anlamlara baktığımızda hakikatten bu 3 olgunun İslam dininin istediği birey karakterine ve toplum karakterine uymayan bu karakterlerin oluşmasını engelleyen icraatlar, özellikler olduğunu görürüz.
Bu yüzden olsa gerektir ki İslam’ın ana kitabı Kur’an-ı Kerim ayetleri ile Peygamberimiz uygulamalı sünnetleri ile ve sözlü sünnetleri olan hadisleri ile bu üç olguyu İslam bireylere ve onların oluşturduğu toplumlara uygun görmemiş gerçekleşmesini hatta gerçekleştirilmesine göz yummayı yasaklamıştır.
Gel gör ki İslam’a uygun olmayan bu uygunsuzluğun ayet ve hadisler ile dile getirildiği bu 3 uygulama bu üç oluşum hem tüm İslam dünyasında hem ülkemizde adeta baş faaliyet haline gelmiş görülmektedir. Bilhassa İslam dünyasının hali ile ülkemizin yönetimini elinde bulunduranlar yahut eline geçirmek isteyenler ülkemiz esas alındığında kaba tabir ile siyasetçilerimiz bu üç faaliyeti de kendilerine başlıca metot olarak görüp uygulamaya çalışmaktadırlar diye düşünmekteyim. Devam edecek…