İslam tarihinin ilk müdafaa savaşı 23 Şubat 627 tarihinde gerçekleşmiştir. Hz. Muhammed Peygamberliğini ilan ettikten sonra 622 tarihine gelene kadar Mekke’de kalmış Mekkeli Kureyşliler İslam dinini yaymak için büyük çaba ve çalışma sarf etmiştir. Hz. Muhammed Kureyşin Haşimoğulları ailesine mensuptur. Kureyş o devir Mekke’sinin en etkin ve önde gelen kabilesidir. Bu yüzdende Mekke’nin yönetimi haliyle bu kabilenin elindedir.
Bütün Mekke zenginliğini ve etkinliğini elinde bulunduran Kureyş’in en önde gelen aileleri ise siyasal ve ekonomik üstünlüğü elinde bulunduran Ümmeyye ailesiyle dinsel ve kültürel üstünlüğü elinde bulunduran Haşimoğulları ailesidir.
İşte Hz. Muhammed bu Haşimoğulları ailesi mensubudur. Haşim oğulları ailesinin başkanı ve Hz. Muhammed’in dedesi olan Abdulmuttalip Mekke’deki Kabe’nin bakımı Kabe’deki putların korunması ve Kabe’nin temizliği konusunda yetkilidir. Bu yüzden Kabe demek bir oranda Abdulmuttalip demektir.
Hatta Eblehe olayında ön planda rol oynamış Kabe’yi Allah’ın korumasına havale edecek kadar kendinden emin dirayet sahipliği göstermiştir. Şunu da belirtmek isterim ki İslam inancımıza göre Süleyman çelebinin yazdığı mevlitte de belirttiği gibi Hz. Muhammed’in alnında yer alacak nur İbrahim Peygamberden İsmail Peygambere oradan da belirli aşamalarla Abdulmuttalip’in anlına gelmiştir.
Alnında Peygamberin ruhunu taşıyacak vasıf ve özellikteki Abdulmuttalip’in en azından evliya düzeyinde bir kişidir demek yanlış olmayacaktır. Abdulmuttalip’in farklı kadınlardan olan başlıcaları Talip, Hamza, Abdullah, Abbas, Ebulehep gibi çocukları mevcuttur.
Bu evlatlarının sayısı kız evlatlarıyla birlikte farklı sayılarla ifade edilmektedir. Hz. Muhammed Abdulmuttalip oğlu Abdullah’ın Medineli Evs Kabilesinden Amine’nin oğludur. Ayşeoğulları sülalesi İsmail Peygamberden oda İbrahim Peygamberden geldiği belirtilmektedir. İbrahim Peygamber’in Türk Azer isimli babadan olma olduğu söylendiği göz önünde bulundurulursa ondan gelen Haşimoğulları haliyle Hz. Muhammed’e en tepe köken olarak Türk tür, Turani’dir.
Hatta Anne soyu olan soy ile baba soyu büyük dededen birleştiği yolunda ifadeler olduğu hiç olmazsa evs kabilesinin isminin Türkçe Oğuz kelimesinin bozulmasından olduğu yolunda beyanlar bulunduğu düşünülürse Hz. Muhammed Türk kökenlidir.
Zaten onun sahabililerin arasında otururken söylediği Türkçe cümleyi duyan sahabelelerin sorması üzerine bu cümle için dedem İbrahim’in lisandır demesi Onun ağzından Türklüğünün dile getirilmesi sayılabilir. Yine çoğunlukla varlığından söz edilen ben Arap’ım ama Arap benden değil. Sözünün de onun Arap olmayıp Türklüğüne delalet kabul edilebilir.
Hz. Muhammed Peygamberliğini ilan edip Hz. Hatice ile evlenmesine rağmen 622 yılına kadar Mekke’de kalmış. Bu tarihte Akabe biyatlarıyla Müslümanlığı kabul etmiş Medinelilerin daveti üzerine Ebubekir ile birlikte daha önceden gönderdiği Müslümanların bulunduğu Medineye göç etmiştir. Bu olaya tarihte Hicret denmiş.
Arapların bir başka deyişle İslam Arapların kurduğu ilk devlet Medine’de teşekkül etmiştir. Medine’de bu devletin teşekkül etmesi Mekkelileri rahatsız edince putperest Kureyş kabilesi mensupları bir orduyla Medineyi basmak için planlar yapmaya başlamışlardır. Devam edecek…