Değerli Okurlarım, çevremizde ismi zikredilen bazı etnik guruplar vardır ki, toplumumuz bunları kimlik olarak, tam manasıyla ayırt edemez. Ayırt edemez tabiriyle kastımız köken itibariyla hangi millete ait bir grup olduklarını tespit edememe ve ona göre değerlendirememektir. İşin garibi bu tür etnik gruplara mensup bireylerde kendilerinin köken itibariyle hangi millete dahil olduklarını belirleyemeyebilirler. Bu nedenle kökenlerini farklı efsanelere, farklı tarihi anlatımlara dayandırarak, kendilerince ortaya koydukları , nazari anlatımlarla, kendi kimliklerini ortaya koymaya yönelebilirler. Bu çaba içerisindeki bireyler bazen kökenlerini asıl kökeni olan ulustan uzaklaştırıp, başka uluslara dayandırabilirler. Hatta çoğunlukla kendi etnik gruplarını köken aldıklarını milletten, uzaklaştırıp, ondan olmadıkları iddiasıyla kendilerini yeni bir millet olduklarını ileri sürmeyi tercih ederler. İşte çevremizdeki bu tür gurupları gözden geçirdiğimizde evelmirden Kürtler, Tatarlar, Çerkezler, Gürcüler ve Pomaklar olarak tespit etmemiz mümkündür. Bu ismini saydığım gruplar içerinde Pomakların yeri biraz daha farklıdır. Çünkü onlar gruplaşmayı etnik kökene dayandırmak yerine İslamiyet’e mensup olmaya dayandırmayı tercih ederler. Yani onları bir araya getiren kuvvet Milliyetçilik duygusu değil, İslam Ümmiyetçiliği duygusudur kanaatindeyim. Bu nedenle farklı kökenlere dayanan farklı guruplardan düşmanlara rağmen bulundukları sahalarda birlik oluşturarak, guruplaşmayı sürdürebilmişlerdir. Osmanlının terk ettiği sahalardan Eski Yugoslavya topraklarında yeni kurulan devletçiklerde Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan önemli miktarda olmak üzere ülkemizde yaşayan, kendilerine Pomak denilen bu kitleyi tanımak için internet bilgilerine ve genel bilgi kaynaklarına baktığımızda şu bilgilerin söz konusu olduğunu görürüz:
Pomaklar en genel tanımıyla 'pomakça' konuşan, slav kökenli Balkanların beş ülkesine(Bulgaristan-Yunanistan~Türkiye- Makedonya-Arnavutluk) yayılmış müslüman bir azınlıktır. Balkan tarihinin karışıklığınında mirası olarak Pomaklar'ın kesin ve uzlaşılan bir köken tespiti her ne kadar yapılamamışsa da (slav kökenli olmaları konusunda bir fikir birliği mevcuttur), tarih kitapları arasında geçen ve gözden kaçırılan bir gerçeklik vardır. Bu da yıllardır söylenen (Türk resmi söylemi) Pomaklar'ın Peçenek-Uz-Kuman Türklerinin devamı olduğunu boşa çıkarmaktadır. Bu da daha Balkanlara Türk göçü (10.asırdaki) yaşanmadan önceki büyük Slav göçüdür. Bu göçler esnasında balkanlara Bulgar kavimleriyle birlikte ve akraba olan bir başka kavim Ekslavonlar yerleşmiştir ve yerleştikleri bölge yıllar sonra Pomaklar adıyla çıkan gurubun anavatanı sayılan Rodoplar bölgesidir. Ekslavonlar incelendiğinde günümüzdeki Pomaklaıia dil, kültür, fiziksel özellik bakımından tıpatıp aynıdırlar. Ekslavonların adının hiç geçmemesinh sebebi balkanlara geldikleri gibi Bizansa karşı savaş yürütmüş olmalarından kaynaklanıyor. Daha sonraki süreçlerde dinsel olarakta ortodosk hıristiyanlardan uzak bir inanış içerisine (bogomolizm) girmiş olmalarından kaynaklı kendi soydaşlarınca bile düşman ve yok edilmesi gereken bir kavim olarak görülmüştür. Bunların sonucunda da tarih kitaplarına hiç geçirilmemiş adeta yok sayılarak, yok edilmek istenmiştir. Tâki OsmanlInın bölgeye gelmesine kadar bu süreç böyle geçmiştir. Bu süreç içerisinde Bulgarlaşma sürecine girilmiştir. Fakat eksik kalmaktadır ve bu süreç krize girdiğinde OsmanlInın balkanlara gelmesiyle daha da derinleşerek kırılma noktası oluşmuş oldu. Ana kütle olarak Ekslavon kavmi olmak üzere bir Pomak grubu ortaya çıkmaya başladı. Böylesi süreçler kartopu gibidir. Küçük bir çekirdek yuvarlandıkça büyür gayrı memnunları da yanına çeker., Gayrımemnuniyet eskiden gelebileceği gibi bazıları için çok sonralarıda ortaya çıkar. OsmanlI döneminde İslamlaşmanın avantajları Bulgarlık açısından yeni bir gayrımemnuniyet zeminidir. Hazırda zaten yeni ismiyle bir Pomak(Ekslavon kavmi) oluşumu vardır ve bu yeni gayrımemnuniyetsiz kesimi de içerisine çekerek büyür. Özellikle Lofça yöresi Pomakları buna en gözel örnektir kanımca. Çünkü yaşayışları ve dilleri farklı, hayvancı olmaktan çok tarımcıdırlar. Kuzey Bulgaristandaki köyleri dere yataklarındaki verimli arazilerde çok önceden beri tarım yapıyorlardı. Bundan dolayı hayvancı Rodop halkından farklıdırlar. İşte bu kartopu gibi yuvarlanış, büyüme ve balkanlardaki bütün gayrımemnuniyetsizlerin bir Pomak kütlesi etrafında birleşmesi günümüzde yapılan köken tartışmalarını da çıkmaza sokmaktadır. Nedeni ise her kesimin(Bulgar-Türk ve Yunan) pomakların içine baktığında kendine dayanak çıkartacak malzemeler bulabilmesidir. Bir de buna devletler arası politik entrikalarının da girmesiyle daha da karmaşık hal almıştır. Bir Bulgar yazarı rahatlıkla Pomaklar içinde eriyen müslüman Bulgarlardan yola çıkarak tüm Pomak kütlesine Bulgar damgası vurmaktan rahatsızlık duymaz. Yine Yunanlılar, Pomakların içinde erimiş olma ihtimali yüksek olan eski trakların varlığından yola çıkarak Yunan kökenli sayabilmektedir ve Türk tarihçileri ilk önce bulgarlaşan fakat OsmanlInın gelmesiyle bundan sıyrılıp Pomak kütlesine katılan Peçenek-Kuman-Uz kütlesine dayanarak PomakTürkleri diyebilmektedir. Bu kısa girişten sonra günümüzde neler dendiğine bir göz atmak gerekiyor, ama - yukarıdaki yaptığım kısa açıklama doğrultusunda yorumlayarak... Şimdi Pomaklar kimdir sorusuna çeşitli kaynakların verdiği cevaplara bir göz atmak gerekirse:yuvarlandıkça büyür gayrı memnunları da yanına çeker., Gayrımemnuniyet eskiden gelebileceği gibi bazıları için çok sonralarıda ortaya çıkar. OsmanlI döneminde İslamlaşmanın avantajları Bulgarlık açısından yeni bir gayrımemnuniyet zeminidir. Hazırda zaten yeni ismiyle bir Pomak(Ekslavon kavmi) oluşumu vardır ve bu yeni gayrımemnuniyetsiz kesimi de içerisine çekerek büyür. Özellikle Lofça yöresi Pomakları buna en gözel örnektir kanımca. Çünkü yaşayışları ve dilleri farklı, hayvancı olmaktan çok tarımcıdırlar. Kuzey Bulgaristandaki köyleri dere yataklarındaki verimli arazilerde çok önceden beri tarım yapıyorlardı. Bundan dolayı hayvancı Rodop halkından farklıdırlar. İşte bu kartopu gibi yuvarlanış, büyüme ve balkanlardaki bütün gayrımemnuniyetsizlerin bir Pomak kütlesi etrafında birleşmesi günümüzde yapılan köken tartışmalarını da çıkmaza sokmaktadır. Nedeni ise her kesimin(Bulgar-Türk ve Yunan) pomakların içine baktığında kendine dayanak çıkartacak malzemeler bulabilmesidir. Bir de buna devletler arası politik entrikalarının da girmesiyle daha da karmaşık hal almıştır. Bir Bulgar yazarı rahatlıkla Pomaklar içinde eriyen müslüman Bulgarlardan yola çıkarak tüm Pomak kütlesine Bulgar damgası vurmaktan rahatsızlık duymaz. Yine Yunanlılar, Pomakların içinde erimiş olma ihtimali yüksek olan eski trakların varlığından yola çıkarak Yunan kökenli sayabilmektedir ve Türk tarihçileri ilk önce bulgarlaşan fakat OsmanlInın gelmesiyle bundan sıyrılıp Pomak kütlesine katılan Peçenek-Kuman-Uz kütlesine dayanarak PomakTürkleri diyebilmektedir. Bu kısa girişten sonra günümüzde neler dendiğine bir göz atmak gerekiyor, ama yukarıdaki yaptığım kısa açıklama doğrultusunda yorumlayarak...
1-------
Şimdi Pomaklar kimdir sorusuna çeşitli kaynakların verdiği cevaplara bir göz atmak gerekirse:
1- İngiliz Balkan azınlıklar uzmanı Hugh Poulton:Bulgar Müslümanlarının dini bir azınlık olduğunu, ana dil olarak Bulgarcayı konuşan, fakat islami geleneklere bağlı Slavik Bulgarlar olduklarını yazmaktadır.
2- F.Kanitz;"Pomak"sözcüğünün Slavca ”pomoçi"(yardım etmek)fiillnin ''pomagaçl"(yardımcı) biçiminden geldiğini ve Pomaklar'ın Osmanlı akıncı beylerine yerel savaşlarda ve fütühatlarında devamlı olarak ''yardımcılık yaptıkları için bu adı aldıklarını ileri sürüyor. Pomagaçi, Balkan lehçesinde ''pomağa",daha sonra ''Pomak" şeklini almıştır.
3- Ischirkoff ve F. Bayraktareviç: Pomaklar'ın yoğun yaşadığı Rodoplar'da halkın,kendisini Achiryani veya Agaryani diye adlandırdıklarını yazıyor.(Türkiyede de Trakya bölgesinde Agren Pomak ları adıyla anılan bir pomak kesimi mevcut). Bu sözcüklerin Bulgarca'da hiçbir anlamı yok. Ama Milattan üç-dört yüzyıl önce eski Yunanistan'da yaşayan bir etnik grup;"Grek Agriyani" olabilir. Pomakça'daki sözcüklerin yalnızca yüzde 5'i Yunanca'yı içeriyor.
4- Bulgar edebiyatında önemli bir yeri olan Veda Slavena adlı aserlerdeki öykülerin birçoğu, Rodoplar havzasında geçiyor ve Pomaklar'ın eski Trak kavimlerinden geldikleri, inançları, gelenekleri anlatılıyor. Trakya'ya adını veren Traklar, MÖ 2000- 3000 yıllarında bu bölgede kabileler halinde yaşıyorlardı.
5- Genel Türk resmi tarhihçileri ve milliyetçi görüşler Pomakların XI. ve XII. yüzyılda Ukrayna ve Romanya üzerinden Balkanlara inen Kuman ve Peçenek Türkleri'nin soyundan günümüze uzanan bir geçmişi olduğu savunulur. Günümüzdede yazılarında ''Pomak Türkleri" adlandırması kullanılır.
Görüleceği üzere çok karmaşık bir hal alan Pomaklar'ın köken tartışmaları uzun sürecek bir konudur.Burda asıl dikkat edilmesi gereken tek bir konu vardır aslında Pomaklar'ın binlerce yıl önceki kökenlerini araştırılırken günümüzde Pomak'lık ve de Pomakça dili bu tartışmalar çerçevesinde kaybolmakta ve hatta bilinçli olarak kaybedilmeye çalışılmaktadır. Elbettekl bu türlü çabalar sonuç almayacağı gün gibi ortadadır, günümüzde Pomaklar diye bir grup vede Pomakça diye konuşan birileri var mı buna bakmak bunu esas almak gerekir. Dil ve yaşadığı coğrafya bakıldığında vede fiziksel özelliklerden tutun da gelenek göreneklerin çoğunluğu slavik özellikler taşıdığı görülecektir.
Bu çerçevede şu tür yaklaşımlarda mevcuttur: "Pomaklar slav asıllıdır" iddiasını kabul etmeden önce çok daha fazla bilgiye ve kanıta ihtiyacımız var "deyimi tamamen ters.
İşin gerçeği şu(Türkiye de) bazı Pan-Türkist milliyetçi yazarların iddiaları bir yana; bölgedeki ülkelerin tamamı ve Türkiyedeki akademik kaynaklar başta olmak üzere dünyanın bütün ileri gelen akademik kaynakları Pomakların Slav asıllı müslümanlaşmış bir grup olduğunu peşinen kabul ettiği halde,süreç tam tersine ilerliyor. Pomakların slav asıllı, balkanlı bir topluluk olduğuna ilişkin deliller süratle ortadan kayboluyor, kaybediliyor.
Boşnaklar
Bosna-Hersek Müslümanlarına verilen ad. Bosna-Hersek'in Türkler tarafından fethinden sonra (1463), Hıristiyanların zulüm ve adaletsizliklerinden bıkan BosnalIlar hızla Müslüman oldular. Müslüman olan bu BosnalIlara "Boşnak" denildi. Boşnaklar, Osmanlı İmparatorluğuna sadakatla hizmet ettiler. İçlerinden çok değerli devlet adamları yetişti. Sokullu Mehmed Paşa, Hadım Sinan Paşa, Damad İbrahim Paşa, Kara Davut Paşa, Mostarlı Mustafa Paşa, Tiryaki Haşan Paşa ve Cezzar Ahmet Paşa bunlardan bir kaçıdır. İslamiyete sıkı sıkıya bağlı olan Boşnaklar, 1839'da gerçekleştirilen ve Osmanlı Devletinin yok
olma devrinin başlamasına sebeb olan "Tanzimat fermam"na karşı 1879 ve 1848 yıllarında olmak üzere İki defa ayaklandılar. Ancak bu ayaklanmalar iktidarda bulunan mason Mustafa Reşid Paşanın emri üzerine kanlı bir şekilde bastırıldı. 1878 Berlin Antlaşmasına göre Boşnaklar, Avusturya-Macaristan idaresine verildiler. Bu sırada Boşnakların bir kısmı Türkiye'ye göç etti. İkinci cihan savaşından sonra Yugoslavya'da rejim bunalımı başladı. Bu sıkıntılardan kurtulmak için yine bir kısmı Türkiye'ye bir kısmı ABD ve Kanada'ya göç etti. Halen Bosna-Hersek'te Boşnak yaşamaktadır. Boşnaklar, çoğunlukla uzun boylu, sağlam yapılı, kumral ve ela gözlü olurlar. Boşnak erkekleri kısa etek ve onun üzerine giyilen çetik papuç, başlık olarak keçe külah ve fes üstüne sarılmış iki tarafı püsküllü abani sarık giyerlerdi. Bellerine kuşandıkları meşin kemere bir kama sokarlardı. Kadınların da ayrıca milli kıyafetleri vardı. Açık sözlü ve misafirperverlik de Boşnakların başlıca özelliklerindendir. Sırpça, Boşnakça ve Hırvatçanın karışımı olan Boşnak Türkçesi ile konuşurlar. Yazıda İslamiyeti kabul ettikten sonra İslam harflerini kullanmaya başladılar. İslam harfleriyle birçok edebi eser yazıldı. Muhammed Hevai Üsküfi Tebşirat-ül-Arifin eseriyle beraber birçok ilahisi, Bosnasaraylı Derviş Haşan Kaimi'nin bir Divan'ı, Şeyh Zepçeli Seyyid Abdul Vahhab İlhami'nin şiir kitapları yanında mevlid gibi eserlerini saymak gerekir.
Arnavutlar
Arnavutlar (Arnavutça Shqiptaret, Arbereshet) güney doğu Avrupa'da yaşayan bir etnik gruptur. Dünyada bugün net bir rakam verilemese de tahmini 20 milyon Arnavut vardır (Arnavutluk 3.5 milion, Kosova 2,5 milyon, Makedonya 800 yüz bin, Karadağ 80 bin, Türkiye 5 milyon), İtalya 2,5 milyon, Yunanistan 3 milyon, ABD ve Kanada'da 4 milyon, İsviçre 750 bin, Almanya 500 bin, Fransa 250 bin, İngiltere 400 bin,
Avusturalya 800 bin, ve bir çok Arap ve Avrupa ülkelerinde yaşamaktadırlar.. Dili Arnavutça Hint-Avrupa dil ailesindedir. Arnavutlar'ın kökeni meselesi, etnologlar arasında hala bir ihtilaf konusudur. Arnavutluk'un (Albania) asıl sakinlerinin bugünkü yurtlarına nereden geldiklerine ilişkin meseleye çözüm olarak birçok varsayım ortaya atılmıştır. Kafkaslar'da ’Albania1 adlı başka bir yerin varlığı, ’Albania1 adının nereden kaynaklandığının gizemini sürdürmesi ve öte yandan bu ismin, Arnavut halkının kendisince bilinmemesi ve de Arnavutlar’ın Balkan Yarımadası’na gelişine dair tarihin ve efsanelerin ortaya koyduğu somut bir kaydın olmaması Arnavutlar’ın kökeni meselesini çözümü zor bir hale getirmiştir. Fakat, her ne olursa olsun, bugün genel olarak kabul edilmiştir ki Arnavutlar Güneydoğu Avrupa'daki en eski ırktır. Bütün bulgular şuna işaret etmektedir ki Arnavutlar, birbiriyle akraba İlliryalılar, MakedonyalIlar ve Epirotlar tarafından tarihin çeşitli dönemlerinde temsil edilmiş ilk Ari göçmenlerin soyundan gelmektedirler. Çoğu etnolog ve dilbilimcinin kanısına göre, İliryalılar, yarımadanın güney kısmında yerleşik olan ve sınırları İtalya ve Trakya'ya kadar uzanan Helen öncesi Tyrrhenopelasgia halkının çekirdeğini oluşturmuşlardır. İliryalılar daha geniş bir anlamda aynı zamanda Pelasgialıdırlar. Dahası, Yunan yazarlarca "barbar" ve "Helen olmayan" olarak adlandırılan bu akraba ırklardan İliryalılar'ın, Gegler'in yani kuzeyli Arnavutlar'ın ataları, Epirotlar'ın ise Tosklar'ın yani güneyli Arnavutlar'ın ataları olduklarına inanılmaktadır. Bu genel kanı, Strabo'nun İliryalılar ve Epirotlar arasında sınır oluşturduğunu belirttiği Via Egnatia ya da Egitana'ya ilişkin ifadesinin pratikte bugün Gegler'i ve Tosklar'ı ayıran Shkumbini ırmağının akışına karşılık gelmesinden doğmuştur. Aynı coğrafyacı, Epirotlar'ın aynı zamanda Pelasgialı olarak adlandırdıklarını ifade etmiştir.