Bu nedenle Kosova savaşı sonunda Bosna’yı işgal eden Osmanlı kuvvetlerinin yanında, omuz omuza çalışmaktan çekinmemektedirler.
Bu siyaset sayesinde Avrupa’da kendini emniyette hisseden I. Bayezid Anadolu’da fetihlere rahatlıkla girişmiştir. I. Bayezid Anadolu topraklarında güneye inmiş Ege ve Aydın’ı almıştır. (1390) I. Bayezid egeye çıkıp denize ulaştığı halde, denizcilere, mühendis ve sanatkârlara sahip olmadığından, bir donanma teşebbüsünde bulunmamıştır.
Karamanlılar üzerine 1391 de saldırıp 1391 ‘de Aksay’da onları yenip Konya’ya girmiştir. Bu Osmanlıların Karamanlılara ilk ciddi galibiyetidir.
Bu bazı kaynaklarda Aksaçay muharebesi olarak da geçmektedir. I. Bayezid Karadeniz sahilindeki Samsun, Kastamonu, Sinop gibi yerleşim yerlerini işgal etmeyi başarmışsa da, bu bölge hâkimi Türk beyliklerinin hanedanlıklarına sadakatini yok edip, Osmanlı idaresi sahasına katılmalarını gerçekleştirememiştir. Belki bunda bu sahalardaki beylerin Timur yanına sığınarak varlıklarını ve etkilerini oradan sürdürmeleri etkili olmuştur.
Fakat bu etkileri de kırabilecek I. Bayezid için bu konuda başarısızlığının en önemli amili, Avrupa’da bilinen yeni bloklaşmanın oluşturduğu tehlike nedeniyle bu işle ilgilenmeye zaman bulamaması olmuştur. Avrupa’da beliren ciddi tehlike Macar Kralı Skismond’un ordusu ile ilerleyip Avrupa’daki Türk topraklarını tehdide başlamasıdır.
Anadolu’yu bırakıp Avrupa’ya geçen I. Bayezid, Bulgaristan’a ilerleyen Skismond’la Tırnava’da karşılaşmış, Bulgaristan dışına atarak Bulgaristan’ı ilhak etmiştir. Bulgaristan bağımsızlığını kaybederken Bulgar Ortodoks kilisesi Rum Ortodoks piskoposu emrine bağlamıştır.
I. Bayezid tarihte sık sık beliren bir arzuyu duymaya başlamıştır. O da İstanbul fatihi olmak, Bizans’ı ortadan kaldırmaktır.
Bunun için boğazın Anadolu yakasında bir hisar (Anadolu Hisarı) inşa edip, İstanbul’u sıkıştırabilmek için Galata’ya da hâkim olmuşlardır. Avrupa’dan ve tebaa Hristiyanlardan bir tepki gelmeyince Yıldırım Bayezid umutlanmıştır. İstanbul’daki Bizans’a karşı harekete geçmiştir. Muhasara sürmüştür. Ama deniz kuvvetlerinden yoksunluğu bu muhasarayı ve müstakbel fethi zorlaştırmaktadır. Nitekim Bizans deniz yoluyla Ceneviz ve Venedik’ten aldığı takviye ve yardımlarla karşı koyabilmiştir. Tabi bu ilk fetih denemesini engelleyen haçlı ordularının birleşerek Niğbolu’ya gelmesi ve I. Bayezid’in bunlarla savaşmak için Avrupa yakasına geçip Niğbolu’da bunları yenmek için muhasarayı terk etmesini de vurgulamak şarttır.
Avrupalı tarihçiler bu İstanbul muhasarasındaki başarısızlığın I. Bayezid’ta bozulma başlattığını iddia ederler. Bu iddialarına göre I. Bayezid kendini zevk ve eğlenceye terk etmiş, ordunun kumandasını komutanlarına bırakmıştır.
I. Bayezid’in Avrupa sahasında kumandanlığı bırakması doğrudur. Ama bunu eğlence için yaptığı yanlıştır. Bu belirtilen zamanda I. Bayezid Anadolu beylikleri ile mücadelede ve Anadolu Türk birliğini oluşturma çalışmaları içindedir. Nitekim bu faaliyetlerin neticesinde pek çok Anadolu beyliği Osmanlılara ilhak edilmişlerdir. I. Bayezid bu faaliyetlerinin neticesinde tekrar İstanbul için umutlanmıştır. Çünkü Anadolu beyliklerinin tümüne yakınını kendine bağlamış, Avrupa sahasında geniş topraklar ve Hristiyan nüfus Osmanlı imparatorluğuna katılmıştır.
Dolayısıyla kuvvet en doruk noktasındadır. Tehlike yoktur. O halde zaman tamdır. İstanbul tekrar kuşatılmıştır. Bizans gene müdafaaya çekilmiş muhasara başlamıştır. Fakat talih yine I. Bayezid’e yar olmamıştır. Bu kez doğuda bir tehlike söz konusudur. Türkistan imparatoru Timur’da türkü batıya sevk eden fetih hevesine düşmüştür. Bu tesadüf gibidir. Türklerde cihanşümul bir devlet anlayışı her zaman hakimdir. Buna göre her Türk devleti kurulduktan sonra elinden geldiği kadar geniş topraklara sahip olmak peşine düşmüştür. Mümkünse en ötedeki tüm dünyanın aynı devlet altında aynı yönetimde Türk hakanının emrinde olmalıydı.
Bu Oğuzhan’dan (Metehan’dan) itibaren tüm Türk hakanları içinde aynı olmuştur. Şimdi aynı ideal iki Türk hakanını karşı karşıya getirmek üzeredir. I. Bayezid batı hakanı olarak Avrupa’da ve Anadolu’da genişlemekte iken, Timur doğu Türk hakanı olarak Asya kıtasında ve batıdaki Anadolu’da genişleme arzusundadır. Bu onları karşı karşıya getirecektir. Bunda da bu iki fatihin önünden kaçan yıktığı devletlerin idarecileri etken olmuştur. I. Bayezid’tan kaçan Anadolu Türkmen beyleri Timur’un yanına gidip Yıldırım’a karşı onu kışkırtmaktadırlar. Buna mukabil Timur’un önünden kaçan Karayusuf ve Celayir’li Sultan Ahmet Bayezid’in yanına gelerek onu Timur’a karşı kışkırtmaktadırlar. Devam edecek…