Ankara savaşı Anadolu’nun daha tehlikeli olduğunu bu tehlikenin tekrar edilmemesi için bu sahanın fethedilip Osmanlılaştırılmasının şartlığını kesin olarak ortaya koymuştur. Bu nedenle II. Murat gücünün ağırlığını buraya bu sahaya yöneltecektir. Hatta bu nedenle Avrupa’ya karşı müdafaaya çekilecek bazı anlaşmaları yapacak yeri gelirse fedakârlıklarda bulunacaktır. Buna rağmen saldırılar gerçekleştiğinde savaşacak ülke müdafaasını gerçekleştirecektir. Ploşnik ve Segedin antlaşması, Varna, İkinci Kosova savaşları bunun ispatını ortaya koyan olgular olacaktır. II. Murat Anadolu’ya o kadar çok önem vermektedir ki Anadolu sahasında yönetici olarak faaliyette bulunabilmek Anadolu olaylarıyla yakından ilgilenebilmek için Osmanlı Padişahlığını oğlu II. Mehmet’e bırakıp Manisa valiliğini kabul edecek ve orada görev yapmaya çalışacaktır.
Dikkat edilirse II. Murat’ın zafer kazandığı Varna ve İkinci Kosova savaşları saldırı ve istila savaşı değildir. Her ikisi de şanlı bir vatan müdafaasıdır. Bu savaşlarda saldıran Avrupalıların Macar Kralları yönetiminde Papa tavsiye ve desteği ile oluşturdukları Haçlı Ordusu söz konusudur. Bu sahada bilhassa Kosova’da sağlanan başarı Osmanlıların Avrupa (Rumeli) topraklarının artık kesinleşmesini sağlayacaktır.
II. Murat şayet idari alanda ve Anadolu’nun Osmanlılara kesin bağlanması yolunda serbest kalabilseydi İstanbul’un Fethini düşünebilirdi. Ancak ilk yıllarında amcası Mustafa (düzmece Mustafa) ve kardeşi Mustafa isyanları onu zor duruma sokmuştur. Bu arada Anadolu’da Türk Beylikleriyle uğraşması da onu çok meşgul ettiğinden İstanbul’un fethi ile ilgilenmemiştir. İstanbul’un fethi için gerekli ortamı hazırlamış olan II. Murat fethi II. Mehmet’e bırakmıştır. 1451’de sultan olan II. Mehmet büyük bir devletin yönetimine gelmişti.
Devlet Küçük Asya ve Güneydoğu Avrupa’da iyice yerleşmiş bir durumda olmasına karşılık tam ortada İstanbul’da yaşayan bir Bizans bulunmaktaydı. Bu nedenle II. Mehmet iyi bir başlangıç yapabilmek için Bizans’ı ortadan kaldırıp devletin bütünlüğünü sağlamalıydı. Alınması düşünülen Bizans her türlü sosyolojik ve psikolojik kötülüğü bünyesinde barındıran, Avrupa namına Asya topraklarında bir karakol, bir gözcü kulesi durumundaydı.
Bu nedenle Osmanlı Padişahları İstanbul fethine ciddi ciddi teşebbüste bulunmamışlardır. Ancak bunun istisnası Yıldırım Bayezid olmuştur. Fatih devrindeki olanak ve imkanlara benzeyen bir ortam bulduğu için Bizans’ı ortadan kaldırmayı Yıldırım’da ciddi ciddi denemiştir. Nitekim Fatih’in yaptığı Rumeli Hisarı karşısındaki yaptırdığı güzelce hisar (Anadolu Hisarı) bunun taştan bir göstergesi bir ifadesidir.
Zaten Fatih onun icraatlarından faydalanarak onun hissettiği eksiklikleri gidererek onun başarısızlığını inceleyerek İstanbul fethine hazırlanacak ve başarılı olacaktır. Bizans 15 yüzyıllık dünya kültür ve sanat, hukuk gibi mefhumlarının temeli, Roma Kayserlerinin merkezi, 15 yüzyıllık bir idarenin mirasçısıydı. Bizans’ta nüfus eskisine oranla azalmış sanat unsurları ve eserleri batıya satılmış Bizans köyüne bir hal almıştı. Eskiden Avrupa Hıristiyanlığının, yönlendirici ve önceden sayılan Doğu’da en uç Hıristiyan karakolu sayılan Bizans artık gerçekte Türk hakimiyetindedir. II. Mehmet, II. Murat’ın hazırladığı ortama dayanarak Bizans’a son vermek fikrine kesin olarak sahip olmuştur.
Fatih’i bu savaşa iten manevi etmen Hz. Muhammed’in İstanbul fethi ve askerleri için iyi ve övücü sözler söylemesi olmuş olmalıdır. Yine Fatih’in İstanbul fethine zorlayan, onun Roma İmparatorluğu topraklarının da namını alıp, onun toprakları üzerinde 3 kitap sahibi dini kendi idaresinde birleştirip, din kalemli harplere son vermektir. Yani kısaca bir cihan sulhu sağlamaktır. Bu fikrin ilk basamağı Ortodoks Dünyasının din liderliği olan İstanbul’u alması gerekiyordu. Nitekim Anadolu ve Balkanlardaki düzeni sağlayıp hemen İstanbul muhasarasına başladı. Fatih için zorluk şehrin hem karadan hem denizden kuşatılması sorunuydu. Bunun için ordu ve 300 parçalık bir donanma hazırladı. İkinci zorluk olan surlar için taş gülleler atan toplar döküldü. Bu tarihe kadar top muharebe ve muhasarada ciddi olarak kullanılmamıştı. Hatta düz menzilli topların yanında bir yenilik aşırtma gülle atan toplar (Obüsleri illebemelleri) ve havanlar hazırlandı.
Bütün hazırlıklar bittiğinde İstanbul önüne gelen Fatih, şehrin teslimini istedi. Kabul edilmeyince savaş ve kuşatma başlamış oldu. Fatih Karadeniz’den Bizans’a yardım gelmemesi için Rumeli Hisarını kaptırmayın, Çanakkale boğazındaki kaleler yaptırılarak veya onarılarak burayı da denetime alınmış ve Akdeniz yoluyla gelecek yardımlar önlenmeye çalışılmıştır. Bizans Avrupalılardan aldığı takviyelerle ve savunma teşkilatıyla muhasaraya dayanmaktadır.
Bir süre mücadele devam ederken Haliç’in ağzındaki ağır demir zincir nedeniyle donanmasını Haliç’e sokup kısmen zayıf deniz surlarını bombardıman edemeyen Fatih bu konuda çareler aramaktadır. Bu çare öyle bir çare olmalıydı ki hem devletinin ve kendinin gücünü herkese ispat etsin. Hem de düşmanlarını böyle bir manevi çöküntü yaşatsın. Devam edecek…