Zincirin sandal üzerinde barut fıçıları patlatılarak kopartılması tehlike ve başarısızlıkla sonuçlanabilirdi. Gemilerin zinciri kopartması Bizans donanmasının müdahalesi nedeniyle imkânsızdı. Karadan top atışlarıyla zincirin kopartılması oldukça zor hatta imkânsıza yakındı. Bunun için tek bir çare zincirin bağlı olduğu uç noktaların ele geçirilmesiydi. Ucun biri Bizans’ta diğeri Galata’daydı. Galata Cenevizlilerle barış yapılmış ve onlar tarafsız hale getirilmişti. Bir saldırı barıştan dönmek demekti. Bu Fatih’in mertliğine uygun değildi. Bizans zaten düşmandı.
Bu yüzden bu uçların ele geçirilmesi planı olamazdı. O yüzden geriye kalan donanmanın karadan dolaştırılarak Haliç’e indirilmesiydi. Bu hem kendi gücünü gösterecek hem de düşmanın moralini bozacaktı. Fatih bunu yapmış ve gemilerini denizdeymiş gibi hareketlerini taklit ettirerek Kasımpaşa’ya sırtlarından Haliç’e indirmiştir. Bu hakikaten beklediklerini vermiştir.
29 Mayıs 1453’te yapılan son saldırı ile Ulu Batlı Hasan’ın surlara bayrağı dikmesi üzerine şehir düşmüştür. Son Bizans imparatorluğu şehir ele geçirilmiştir. Şehre giren II. Mehmet İstanbul’a ve Bizans halkına fazla zarar vermemeye özen göstermiştir. Fazla bir değişiklik yapılmayacağını Bizanslılara ve Hıristiyanlara ispatlamak için şehirle ilgili eski yer adları aynen bırakılmış Bizans idare mekanizmasına ait konumlar şu veya bu şekilde tadil edilerek devam ettirilmiştir.
Bu arada şunu söylemek doğru olacaktır. Fatih’ten sonra Türk askerinin şehri talanı hakkındaki hikâyeler abartılıdır. Unutulmamalıdır ki (NOS teşkilatı) haçlı işgalindeki talan şehre çok daha büyük darbe indirmiştir. Fatih devrinde zaten fazla talan edilecek bir şey kalmamıştır. Bizans’ın hazinesi ise hiçbir zaman ege geçirilememiştir. Bu konuda birçok rivayetler varsa da en akla yakını son imparator tarafından Haliç’e gömüldüğü şeklindeki rivayetlerdir.
Bu rivayeti kuvvetlendiren bir olguda son devirde bazı Avrupa devletlerinin Haliç’i temizlemek istemeleri ve bu işi Haliç’ten çıkacak buluntuların kendilerine verilmesi şartıyla yapmak istemeleridir. Bu oldukça dikkat çekicidir. Rivayetleri bırakıp mantıklı düşünürsek hakikaten Bizans devletinin hazinesi ne olmuştur. Acaba muhasara sırasında halka mı dağıtıldı. Yoksa daha sonra alınmak üzere Cenevizlilere mi verildi bilinmemektedir. Bilinen saray ele geçirildiğinde devlet hazinesi yoktur. Bu konuda tüm kaynaklar susmakta ancak rivayetler konuşmaktadır.
Şehirden de fazla bir ganimet elde edilmemiştir. Ancak Trakya ve Anadolu’daki aileler için alınan genç kadın ve erkek esirler en büyük ganimeti oluşturmuştur. Zaten Fatih Osmanlının Rumlar kadar medeni olduğunu göstermek için veya onları kazanmak için, Hıristiyan toplulukların kilise emlaki, halka uygulanan kanunları ve halkça uyguladığı görenekleri paranın altına almıştır.
Patrik bizzat II. Mehmet tarafından tayin edilerek kendi cemaatinden özel vergiler toplama yetkileri verilmiştir. Buna rağmen İstanbul’daki duyunun ve ilim adamları burayı terk edip İtalya’ya gittiğinden Fatih isteğine ulaşamamıştır. O İstanbul fethiyle buradaki aydın tabakadan istifade etmeyi İtalya’da başlayıp Avrupa’da gelişmelerle Rönesans temeli bir devreyi Osmanlı devletinde başlatmayı düşünmüştür. Bu düşünürlerin ve sanatçıların Avrupa’ya kaçışı Fatih’in bütün teminat ve kolaylıklarına karşın kaçışı İslam ve Türk bir hanedana ve yöneticiye itimat edememelerinden olmalıdır.
Fatih önceki dönemde toleransla sağlanan Osmanlı – Rum yakınlaşması fetihle bozulmuş. Bu işbirliğin sağlandığı mekânlar bu zaferle yıkılmıştır. Fatih Bizans’ı almakla Bizans saray entrikalarının Osmanlı sarayına da sıçramasının bir oranda sebebi olmuştur. Daha sonra görülecek olan kardeş katili, evlat katili gibi olaylar hep Bizans sarayı usullerinin derin ile olacaktır.
Bizans alınınca devletin toprak bütünlüğü sağlanmış ve devlet imparatorluk haline gelmiştir. Ayrıca ticaret yollarının denetimi Osmanlılara geçtiğinden Avrupalılar Coğrafi keşiflere girişeceklerdir. Yine İstanbul’dan kaçan aydın tabakalarının da büyük etkisiyle Rönesans başlamıştır. Coğrafi keşiflerinde Rönesans’a katısı büyüktür. Bu ilimlerin büyük katkısıyla Reform gerçekleşecektir.
Toplar sayesinde en büyük şato olan İstanbul fethedilince feodali derin sonu gelecektir. Avrupalılar aynı yılda derebeylerini yok edip kudretli milli krallıklar duyuracaklardır. Bu nedenle orta çağın sonu yeniçağın başlaması gerekecektir. Bu nedenle Fatih çağı aşan bir padişahtır. Fatih İstanbul fethinden sonra Balkanlar’da Sırbistan, Eflak, Boydan, Bosna, Arnavutluk, Mısra yarımadaları gibi yerleri ele geçirmiştir. Anadolu’da Trabzon Rum İmparatorluğu’nu ve yabancılar elindeki Anadolu yerleşim yerlerini, Çandaroğulları Beyliği topraklarını, Karamanoğulları Devleti topraklarını ülkesine katacaktır. Devam edecek…