Bu nedenle bugün şeriat rejimi isteyen Hilafetin geri gelmesini isteyen bazı çevrelerin ülkemizdeki laik sistemi hedef alıp tehdit etmesini de köken olarak kaynak olarak ta bu şahsa bağlamamız mümkündür.
Sözün kısası bugün ülkemizde eski rejime dönüş yolunda istek ve mücadeleler varsa bunların kökeni Yavuz'un icraatlarından. O icraatlara özentiden ileri gelmektedir.
Osmanlıya büyük topraklar kazandırsa da Doğu Türk dünyası ile Osmanlının temasını koparan bir padişah olarak Yavuz Sultan Selim Osmanlının sonunu getiren temelleri attığı gibi sözünü ettiğim icraatları ile bugün devletimizin rejiminin sonunu getirmek isteyenlere de örneklik teşkil ederek devletimizin sonunu gelmesine de etkili olabilecek görüntüler vermek durumundadır.
Tekrar vurgulamak isterim ki Yavuz sultan selim Osmanlı topraklarına Suriye, Sudi Arabistan, Mısır gibi hatta Cezayir gibi toprakların katılmasını sağlamış bir padişah olmasına karşılık Osmanlı Devleti’ni çok uluslu bir imparatorluk haline getirmiş dolayısıyla devletin Türklük açısından saflığını kaybettirmiş devletinin doğu Türk dünyasıyla bağlantısının kopmasını sağlamış bir padişahtır.
O zamana kadar Türk devletçiklerine beyliklerine bağımlı yaşayan Türk kitlelerini devletçilikler şekline gelecek şekilde Osmanlı imparatorluğu içinde bir oranda Osmanlı padişahının şahsına bağlı yarı bağımsız devletçikler hanlıklar haline getirmiş Kürt kitlelerinin sistemleşmesinin temellerini atmıştır.
Sünni İslam halifeliğini Osmanlı padişahlığının bünyesinde sistemleştirerek Osmanlı devletini Sünni İslamların devleti haline getirirken Sünni kitle dışındaki Şii, Alevi ve diğer bazı kitleleri Osmanlı devletinin şahsiyetine cephe alabilecek potansiyel düşman konumuna sokmuştur. Şunu da belirtmek isterim ki yavuz sultan selim Osmanlı devleti topraklarını büyütüp genişletirken iki büyük Türk devletini ve orta doğuda Kürt kitlelerini kontrol altında tutan küçük bir Türk devletini ortadan kaldırmıştır.
Mısırda üslenen Türk memluk devletini İran da üslenen Safavi devletini hedef almış Memlüklüleri ortadan kaldırırken Safavileri Anadolu’dan ve orta doğudan uzaklaştırırken Safavilerin amansız Osmanlı düşmanlığını doğurmuş bu devlet Osmanlının doğu Türkleriyle bağlantısını kesmiştir.
Dul Kadiroğlu beyliğine son vererek Kürt kitlelerini serbest bırakmış bunun neticesinde Osmanlı devleti Doğu Türk dünyasıyla ancak Kırım Hanlığı vasıtasıyla temas kurabilir hale gelmiştir. Bunun neticesinde Türk dünyasından yeni takviyeler alamayan yeni kitle katılımları bulamayan Osmanlı devleti yönünü batıya dördermiş orduları için gerekli askerlik için gerekli insan kaynaklarını Avrupa sahasındaki Hristiyanlardan temin etmeye yönelmiştir.
Bu yüzdendir ki Yavuz devrinden sonra Avrupalı Hristiyanlardan yapılan devşirmelerle oluşturulan kapıkulu askerleri orduda hızla artarken Türk ve Türkmen kökenli askerler tımarlı sipahiler hızla azalmışlardır. Bu yüzdendir ki anaları nineleri Hristiyan kökenli olan Osmanlı padişahları tahtta hüküm sürerken devşirme kökenli sadrazam ve vezirler eliyle devletlerini yönetirken Yeniçeri çoğunluklu orduları Osmanlı devletinin silahlı kuvvetlerini oluşturmuş Osmanlı devleti bireylerinin büyük çoğunluğu ciddi ciddi biyolojik açıdan Türklüğünü yitirmişlerdir.
Yeryüzünde başka büyük İslam ve içinde Türklerin önemli miktarda yer aldığı devlet olmadığından Avrupalılar Osmanlı devletine Türk hatta İslam devleti gözüyle bakmışlardır. Devam edecek…