SON DAKİKA
Hava Durumu

Mehmet Akif’in Hayatını Farklı Yönleriyle İrdelemek

Yazının Giriş Tarihi: 08.04.2025 08:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.04.2025 08:00

İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’u şüphesiz hepimiz biliriz. Çünkü her gün dilimizden düşürmediğimiz devletimizin, milletimizin ve bağımsızlığımızın simgesi olarak kabul ettiğimiz İstiklal Marşımız bize onun armağanıdır.

İstiklal Marşını yazmış olması dolayısıyla Mehmet Akif Ersoy’u bazı çevreler vatan şairi bazı çevreler milli şair olarak değerlendirirse de şahsi görüşümüz Mehmet Akif Ersoy’un bu iki vasfı da tam anlamıyla taşımadığı şeklindedir. Çünkü kendisi milliyet kavramına değil Türk milletinin devletine değil İslam devletine İslamcılık anlayışına sahip bir şahsiyettir. Ve üstelik vatanından ayrılmayı gerçekleştiren vatanına küsüp bir müddet vatanından uzak yaşamayı tercih eden kişiliğiyle vatan şairi olma durumunu da yitirdiğini düşünmekteyim.

Önemle vurgulamak isterim ki Mehmet Akif Ersoy’un milli şair olmasına itirazım onun milliyetçi bir zihniyet yerine ümmetçi bir siyasal görüşe sahip olması dolayısıyladır. Hakikaten Mehmet Akif Ersoy Türk ırkını daha geniş manada daha anlaşılır manada Türk milletinin Türk kültürünün yerine İslam olan bütün ırkların dillerinin kültürlerinin bir arada İslam dininin hakim olduğu bir İslam devletinde yaşamasını yaşatılmasını siyasi görüş olarak kabul etmiş bir şahsiyettir. Onun düşüncesine göre Osmanlı imparatorluğu yani Osmanlı hanedanının yönettiği bütün İslamların bir arada şeriat hükümlerine göre yaşattığı bir devlet mevcut olmalı, bütün İslam ümmeti bu devleti esas alıp yaşatmalıdır düşüncesine sahip olduğuna inanmaktayım.

Bu nedenledir ki her fırsatta dile getirdiğim gibi ümmetçilikle milliyetçilik aynı manada kavramlar olmadığından ümmetçi olan bir şahsiyet milliyetçi olamaz düşüncesindeyim. Üstelik Mehmet Akif Ersoy İslamiyet’in parçaları olan farklı mezhep ve onların alt dallarını benim görüşüme göre bir kenara itip şerefi mezhep denilen grubu ön planda tutan İslam dünyasını onun kontrolünde yaşamasının gerektiğini esas alan bir görüş sahibidir düşüncesindeyim. Yine Mehmet Akif Ersoy’un vatan şairi unvanına da sahip olduğunu düşünememekteyim.

Çünkü Mehmet Akif Ersoy Türk ırkının Türk milletinin ağırlıklı olarak yaşadığı ve üzerinde hakimiyet sahibi olduğu bir vatanı, bir vatan toprağını değil İslam ümmetinin yaşamakta olduğu her sahayı kendine vatan kabul eden bir anlayışa sahip olduğu düşüncesindeyim. Öyle olmalıdır ki kendi düşündüğü sistemden uzaklaşan Türkiye Cumhuriyeti topraklarını terk edip Mısır’da yaşamayı tercih edebilecek bir zihniyete sahip olduğunu ortaya koyabilmiştir.

Zaten şiirlerinde Türk milletinin değil Osmanlı dönemi ümmet şeklindeki Türk toplumunun İslam Osmanlı toplumunun dertlerini kahramanlıklarını dile getiren şiirler ortaya koyasıyla da hakkındaki düşüncemi doğrulayan bir yazarlık hayatı ortaya koymuştur. Buna rağmen Mehmet Akif Ersoy’un bize İstiklal Marşı’nı armağan etmesi onun gözümüzde ve gönlümüzde ayrı bir yeri olmasını sağladığı muhakkaktır. Kendisi milliyetçilikten ziyade ümmetçiliğe sahip bir görüşte olsa da yazmış olduğu bize armağanı olan İstiklal Marşı adlı eserin biz Türk milletini Türk devletini temsil eden ulusal marşa dönüşmesi bir oranda Mehmet Akif’i de millileştirmiş bir oranda vatan şairi yapmıştır dememiz bu nedenle mümkündür. Yoksa ne Mehmet Emin Yurdakul gibi ne de Namık Kemal gibi milliyet ve vatan sevgisini işleyen direkt bu yönlere ağırlık veren şiirleri yekun teşkil edecek durumda değildir.

Mehmet Akif’in haleti ruhiyesini, fikri düşüncesini anlamak için onun İstiklal Harbi dönemindeki çabalarını anlamak için onun öz geçmişine bakmak gerektiği düşüncesindeyim. Elimizdeki internet kaynaklarındaki ve genel ansiklopedilerdeki bilgilere baktığımızda onun hayat hikâyesini irdelediğimizde şu bilgilerle karşılaştığımızı görmekteyiz:

Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının Aralık ayında İstanbul'da, Fatih ilçesinin Kara gümrük semtinde Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Nüfusa kaydı, babasının, onun doğumundan sonra imamlık yaptığı ve Âkif'in ilk çocukluk yıllarını geçirdiği Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde yapıldığı için nüfus kâğıdında doğum yeri Bayramiç olarak görünür. Annesi Buhara'dan Anadolu'ya göç etmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova'nın İpek kenti doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'dir. Mehmet Tahir Efendi, ona doğum tarihini belirten "Ragif" adını verdi. Babası vefatına kadar Ragif adını kullansa da bu isim yaygın olmadığı için arkadaşları ve annesi ona "Âkif" ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi. Çocukluğunun büyük bölümü annesinin Fatih, Sarıgüzel'deki evinde geçti. Kendisinden küçük, Nuriye adında bir kız kardeşi vardır. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
    logo
    Bandirma Yasam En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.