Ali’nin, Muhammed Hanefi’den olan torunu Ebu Haşim, Emeviler tarafından zehirlenmeden önce, yandaşlarına Abbas oğullarından Muhammed b. Ali’yi baş tanımalarını vasiyet etmişti. O da 720 yılında doğru Emeviler’e karşı çalışmalar yapmak üzere her tarafa daîler (propagandacılar) gönderdi. Bunlar, gittikleri yerlerde Emeviler’in kötülüklerini anlatıyor, halkı Peygamber’in soyu çevresinde toplanmaya çağırıyorlardı.
Bu çalışmalar sürerken 742’de Muhammed b. Ali öldü, yerine oğlu İbrahim geçti. O da ayaklanmayı bir an önce gerçekleştirmek için Ebu Müslim’i görevlendirdi. Ebu Müslim’in güçleri daha çok İranlılar ve Türker’den oluşuyordu. Horasan’a geçer geçmez, kendisine yardım edecek güçleri toplamak için Toharistan ve Ceyhun Türkleri arasına da gizlice adamlar gönderdi.
Halife II. Velid’in 744’te öldürülmesi, Emeviler’ in tek dayanağı Suriyelileri birbirine düşürdü. Bu çekişme Horasan’daki Araplar’a geçti. Buradaki Ye-manî ve Mudarî kabileleri arasında çatışma baş gösterdi. Ebu Müslim başarılı propaganda çalışması sonunda Müslüman Türklerle Iranlı Şiiler’i birleştirdi. Abbasi ayaklanması 746’da Horasan'da başladı. Uzun ve kanlı mücadeleler sonunda Emeviler 750’de kesin olarak yenilgiye uğratıldı. Ebu Müslim'in emriyle Ebu Seleme Kûfe’de vezir oldu. Ertesi gün Ebu Seleme Küfe halkını toplayarak Abbas’ın torunu Ebu’l-Abbas’ı halife ilan etti. Emeviler tarihe karışarak Abbasi hilafeti kuruldu.
Ebu Müslim 754’te hacca gitti. Dönüşünde halifenin öldüğünü, yerine el-Mansur’un geçtiğini öğrendi. Bu sırada Suriye valisi Abdullah b. Ali halifeliğini ilan ederek başkaldırdı. Ebu Müslim, Kûfe’ye geldi. Irak ve Horasan ordularıyla Abdullah'ın üzerine yürüdü. Beş ay süren savaşın sonunda onu yenerek hazinesini ele geçirdi.
Ebu Müslim kendisine önerilen Şam valiliğini kabul etmeyerek Horasan'a gitmeye kalkıştı. Halife el-Mansur’da kendisine rakip gördüğü Ebu Müslim’i bir hileyle çağırtıp Rûmiye kasabasında öldürttü. Ebu Müslim daha sonra halk arasında tanrısal bir kişilik kazandı. Halk hikayelerinin ünlü kahramanlarından biri oldu. İran’da olduğu gibi Anadolu’da da Alevi toplulukların sevgisini kazandı. Hakkında Kıs-sa-i Ebu Müslim adıyla 15-20 ciltlik hikâyeler yazıldı. Hafız Ferdi adlı bir şair de manzum bir Kitab-ı Ebu Müslim yazdı. Bunlar yeniçeri ocaklarında, kahvehanelerde Hamzanâme ve Battalnâme'lerin yanında uzun yıllar okundu. Türk halk hikâyelerinde kullanılan bir motif olan doğa güçlerini etki altına almak inancı Ebu Müslim kıssalarında da vardır.
Bu hayat hikayesi gösterir ki hakikaten Ebu Müslim Horosani de hilafet uğruna hayatını kaybeden birisidir. Bütün bunlardan sonra şunu belirtmek isterim ki son Emevi halifesi de hilafet uğruna hayatından olmuş birisidir. Hilafet uğruna hayatını kaybedenler Abbasiler döneminden de şüphesiz görülmüştür. Çünkü hilafet denilen makamı elinde tutmak isteyenler kendisini indirmek isteyenleri hilafet makamına geçmek isteyenler ise iş başındaki halifeleri öldürmek için ellerinden geleni yapmayı esirgememişlerdir.
Bu yüzden zehirlenerek yahut suikastla öldürülen halifeler şüphesiz görülmüştür. Nitekim Bağdat’ı ele geçiren Hülagu’nun öldürdüğü Abbasi halifesi hatta kendilerini ekarte edip halife olacaklarından şüphelendikleri Selçuklu yöneticilerinden bazılarını öldürten Abbasi halifelerinden söz eden kaynaklar mevcuttur. Mesela Tuğrul Bey’in mesela melih şahın mesela Harzemşah sultanlarından Alaattin Tekeş’in ölümlerinde bu sebebin rolü olduğundan bahseden kaynaklar mevcuttur. Memluk sultanlığı korumasında devam eden Abbasi hilafetine mensup halifelerin Osmanlılarla çarpışmalar neticesinde ölümlerinde de bu sebebin yer aldığından söz etmek mümkündür.
Hatta sözüm ona hilafeti kendilerine aldıkları belirtilen Osmanlı padişahlarının hayat kaybetmelerinde de halife olmalarının payı şüphesiz büyüktür. Çünkü Osmanlı halifelerinin hilafetlerine son vermek için de öldürülmesine ihtiyaç vardır. Bu nedenledir ki isyan sonucunda veya yerine geçen padişahın emriyle öldürülen Osmanlı padişahlarının ölümünde de halifeliklerine son verilme gayretinin payı büyüktür. Devam edecek…