Kur'ân-ı Kerim; (Meryem suresinde) Hz. Meryem'in hâmile kalışını ve Hz. İsa Aleyhisselâm'ın mucize doğumunu şöyle anlatıyor:
"(Resûlüm!) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti. Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü. Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma). Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbi'nin bir elçisiyim, dedi. Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım hâlde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi. Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabb'in buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi. Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevk etti." "Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim! "Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: "Tasalanma! Rabb'in senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir." "Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün." "Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım." Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın! Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi. Bunun üzerine Meryem, çocuğu gösterdi. "Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"
Çocuk, şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı." "Nerede olursam olayım, O, beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti." "Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı." "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır." (Meryem, 19: 16-33)
Hz. İsa'nın doğduğu yeri bile belki Kur'ân-ı Kerim'in tarifi ile bulmak mümkün... "Ailesinden doğu tarafına çekildi...", "Aralarına bir perde koydu" ifadeleri herhalde ya doğup büyüdüğü veya son olarak yanlarında yaşadığı teyzesinin ve teyzesinin kocası Zekeriya peygamberi kastederek onlarla yaşadığı yerin doğu tarafını veyahut da mabedin yanı Mescid-i Aksa'nın doğu tarafını kastediyor. Çünkü Mabette kalıyordu. "Doğum sancıları tutunca da" oradaki bir hurma ağacının yanına gittiği orada da bir su arkının veya suyu akan bir pınarın yahut nehrin bulunduğu anlatılıyor. Müminûn suresi'nde ise şöyle buyuruluyor: "Meryemoğlu (İsa'yı) ve annesini de bir âyet (alâmet, mucize) kıldık; Onları, yerleşmeye elverişli, sulu (pınarlı, çeşmeli, akarsulu), bir tepeye yerleştirdik." (Müminûn, 23: 50)
23 Aralık 1999 tarihinde Süddeutsche Zeitung'un haftalık magazin ekinde Kur'ân-ı Kerim'deki Meryem suresinin Almanca meali yayınlandı. Derginin bu mevzuda tanıtım spotunda şöyle deniliyordu: "En güzel Weihnachten (Noel) hikâyelerini İncil'de değil, Kur'ân'da buluyoruz." Bir cizvit papazı bunun niçin böyle olduğunu açıklıyor. Yazının başlığı: "İsa'nın Doğum Mucizesi," yazının başladığı sayfadan iki sayfa öncesinde bir hurma ağacının altında, kucağında çocuk bulunan bir kadın resmi var. Ağaçtan taze hurmalar dökülüyor. Önünde bir su arkı var. Bu resimli sayfaların üzerinde büyük harflerle şöyle yazılmış: "Eğer ailenize bir sürpriz yapmak istiyorsanız bu ağacın altında gerçekleşen Weihnachten (Noel) hikâyesini okuyabilirsiniz."
Dergi, Meryem suresinin birinci âyetinden otuz yedinci âyetine kadar tamamen Almanca olarak verdikten sonra, 70 yaşındaki cizvit papazı Prof. Dr. Ruport Lay'a bir yorum yaptırmış. Frankfurt ve Walldürn Odenwald'da yaşayan, felsefeci-yazar ve bir işletme danışmanı olan Dr. Lay, "Neden Kurân'ın öğretisi, İncil'den daha İsevî'dir?" alt başlıklı yazısında şunları yazıyor: "Kur'ân, sürekli Meryem'in oğlu İsa'dan bahseder. Muhammed için, Yusufoğlu İsa ifadesini kullanmak günah olurdu. Zira onun için İsa; Meryem'in oğlu Mesih'tir. Birçok Hıristiyanın belki de Tanrı'nın İsa'dan daha mükemmel şekilde tecelli ettiği konusunda şüpheye düştüğü bir zamanda Kur'ân'ın öğretisi, bazı Hıristiyan din adamlarından çok daha İsevî'dir. Muhammed ve İslâm, İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğu sıfatını kabul etmez; ama İsa'nın babasının olmadığı konusunda emindir (...) Bu konuda İslâm tasavvufu da çok daha güzel ve Hıristiyanlar için faydalı olabilecek Allah'ın dinamik kudretinden bir imaj anlatır. Şöyle ki: Allah, aynı zamanda seven, sevilen ve sevgidir. (...) Muhammed, şüphesiz Meryem'e en büyük saygı duyanlardan biridir. Zira o, Mesih'in annesidir. Meryem (bazılarının zannınca) gayri meşru çocuk dünyaya getiren bir anne olarak anlaşıldığı için, özel bir korumaya da ihtiyacı vardı. Eğer yolunuz bir gün Efes'e düşerse, Meryem'in son yıllarını geçirdiği evi mutlaka ziyaret ediniz. Orada kimlerin dua ettiğini görünce çok hayret edeceksiniz. Birçok Müslümanı; ama çok az Hıristiyanı..."