Buda kendi sağlığında yazılı metinler bırakmadığı için Buda’nın ortaya koyduğu dinsel öğretiler kendinden sonra onu izleyenlerin, onun sözlerinden derleyip toparladıkları bilgilerle oluşturulmuştur. Bir başka değişle Budizm Buda’dan sonra Buda’yı takip edenlerin peş peşe eklentileriyle buluşmuş bir din görüntüsüne kavuşturulmuştur. Bu din milyonlarca inananı bulunan Budizm Buda’nın bizzat koyduğu akayitlerden daha ziyade kendini izleyenlerin ona mal ederek söylediklerinden ibarettir. Bütün bunlara rağmen Buda’nın peygamber olduğunu söylemek ne kadar zorsa da olmadığını söylemek de o kadar tartışmalıdır. Ancak biz İslamlar açısından kabul edilen peygamberler arasında sayılabilecek özellikten uzaktır. Kuran da direkt olarak ismi geçmediğinden direkt olarak peygamberliğinden bahsetmek hakikaten zordur. Ancak kuran ayet ve surelerinde incir meyvesinden yahut incir ağacından söz edilmesi bazı yorumcular tarafından Buda’ya dikkat çekilmesi olarak yorumlanmış ve bu yüzden Buda’nın Kuran da yer aldığından söz edilmiştir.
Yine Kuran yorumlarını yapanların 28 den 128 bine kadar peygamberden söz etmeleri Buda’nın da Kuran da ismi zikredilmeyen 128 bin peygamber içinde yer alan bir peygamber olması düşüncesini getirebilir.
ZERDÜŞT
Kuranda ismi zikredilmeyen ama İslam dini ile bazı noktalarda uygulamalarda benzerlik görülebilen hatta Hıristiyanlıkla ilgili bazı inanışlara benzer görüntüler sergileyen zerdüşt dininin kurucusu Zerdüşt’ün de peygamber olabileceğinden söz edenler mevcuttur. Zerdüşt ismiyle dile getirilen birkaç şahsiyetten de bahsedenler birbirinden farklı dönemlerde yaşamış Zerdüşt figürleri ortaya koymaya çalışanlar da mevcut görülmektedir. Zerdüşt’ün şahsiyeti hakkında internet bilgilerine baktığımızda bu konuda bilgi veren Şinasi Gündüz’ün verdiği bilgilere göre Zerdüşt şöyle anlatılmaktadır:
“Zerdüştiliğin Ahura Mazda’dan sonra gelen ikinci isim Zerdüşt’tür. Avesta’da Zarathushtra Spitama, bazı yerlerde de sadece Spitama olarak geçmektedir. Ancak bu son ismin, Zerdüşt’ün soy ismi olduğu da ifade edilmektedir. Zarathushtra ismi, zamanla günümüz Farsça’sında Zerdüşt şekline dönüşmüştür. Dünya literatüründe Latince Zoraastre olarak ifade edilen bu ismin aslının Yunanca’dan geçtiği ifade edilmektedir.
Zerdüşt Kelimesi
Zerdüşt adının develerle yakın alakası kurulmakta ve bununla ilgili çok farklı bilgiler nakledilmektedir. Zerdüşt adının Avesta’dan geçen Zarathushtra’nın; Zaraht (güzel, doğru) ve Ushtra (deve) isimlerinin birleşiminden meydana geldiği, Zerdüşt kelimesinin kökenleri arasında yer almaktadır. Buradan hareketle, Zerdüşt’ün “develeri terbiye eden”, “develeri soyan” (hırsız), “develere eziyet eden”, “yaşlı deve, vahşi deve sahibi” olduğu yönünde yorumlar bulunmaktadır. Halk dilinde ise Zerdüşt, yaşayan yıldız olarak nitelendirilmektedir. Hatta bu özelliği dolayısıyla Zerdüşt ve onun yolundan gidenler yıldıza tapanlar olarak da nitelenmektedir. Süryanice ve Arapça kaynaklarda ise “Muhteşem altın” veya “altın krallık” anlamında “Zor washt” şeklinde iki kelimenin kullanıldığı belirtilmektedir. Zerdüşt’le ilgili gerek Avesta’da gerekse kendi Gatalarına bakıldığında, azda olsa, onunla ilgili bilgiye rastlanmakta, bu yüzden Zerdüşt’ün tarihte yaşamış bir kişi olduğu inkâr edilememektedir. Zerdüşt’le ilgili ihtilaflar yalnızca onun ismi ile ilgili değil, belki de onun yaşadığı dönem ve zamanla ilgilidir. Spitama adının ünlü bir savaşçı aileden geldiği, beyaz, temiz, saldırgan veya çok parlak anlamlarına gelen spit kökünde türediği ve beyaz soydan gelen kimse olarak Zerdüşt’e verildiği belirtilmektedir.
Zerdüşt’ün Hayatı
Zerdüşt’ün eski İran’ın tanınmış ailelerinden Spitama’ya mensup olduğu, babasının Pourushaspa ve annesinin Dughova, Zerdüşt’ün ailenin beş çocuktan üçüncüsü olduğu söylenmektedir. Kaynaklarda onun soyunun İranlıların dini inanışlarına göre kendisinden kırk beş nesil önce yaşamış, ilk insan olduğu iddia edilen Gayomart’a kadar geri götürülmektedir. Zerdüşt’ün doğduğu zaman gibi onun doğum yeri ile alakalı biri biriyle bazen örtüşen, bezen de çelişen çok sayıda rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetlerin ortak noktası, onun doğum yerinin İran sınırları içerisinde olduğu şeklindedir. İran’ın çok geniş bir araziyi kuşattığı düşünüldüğünde, bunun nokta olarak yerini tespit oldukça zor olmaktadır. Bu konuda Avesta ve Gata’larda yer alan bilgiler ve onların yazı dili, oldukça katkı sağlayıcı nitelikte bulunmaktadır. Gata’ları ölçü olarak alanlar, onunu doğum yerinin Azerbaycan sınırları içerisinde, Media’nın kuzey batısı olduğu ve Spitama ailesine mensup olduğunu kabul etmektedirler. Bunun yanında Vendidat’ta Zerdüşt’ün doğum yerinin Rey şehri olduğu yönünde bilgiler bulunmaktadır. Müslüman bilim adamlarının büyük çoğunluğu da Zerdüşt’ün doğum yerinin İran’ın batısı ve Azerbaycan bölgesi olduğuna inanmaktadır. Dinlerin tarihsel incelemesi, ilkel dinlerde çeşitli, ama yine de hatırı sayılır ölçüde benzerlikler taşıyan kurtarıcı anlayışlarının varlığını ortaya koymaktadır. Orada kurtarıcı, yoksulluktan ve talihsizlikten kurtaran liberator biri olduğu gibi ferahlatıcı ve yardım edici yahut ölümsüzlük getiren biri olarak da karşımıza çıkmaktadır. Birçok mistik ve kurtuluş öğreticisi ile kendi cemaatleri tarafından rehber ve kurtarıcılığa dönüştürülen kişiler arasında Zerdüşt de yer almaktadır. Zerdüşt’ün kurduğu din olarak bilinen Zerdüştlük hakkında çeşitli kaynaklarda bol miktarda bilgi bulunmasına rağmen, onun ne zaman ve hangi tarihlerde yaşadığı konusundaki veriler oldukça sınırlı ve kısmen biri diğeriyle çelişir niteliktedir. Elbette bu bilgilerden yararlanmak gerekmekle birlikte, doğru bilgiye ulaşmak ve onun gerçek hayatı hakkında Farsça ana kaynaklardan yararlanmak bir zaruret ifade etmektedir. Hatta Zerdüşt’e ait olduğu söylenen ve Gatalar diye adlandırılan kutsal metinler üzerine daha geniş incelemeye ihtiyaç bulunmaktadır.
Zerdüşt’ün kurduğu din olarak bilinen Zerdüştlük hakkında çeşitli kaynaklarda bol miktarda bilgi bulunmasına rağmen, onun ne zaman ve hangi tarihlerde yaşadığı konusundaki veriler oldukça sınırlı ve kısmen biri diğeriyle çelişir niteliktedir. Elbette bu bilgilerden yararlanmak gerekmekle birlikte, doğru bilgiye ulaşmak ve onun gerçek hayatı hakkında Farsça ana kaynaklardan yararlanmak bir zaruret ifade etmektedir. Hatta Zerdüşt’e ait olduğu söylenen ve Gatalar diye adlandırılan kutsal metinler üzerine daha geniş incelemeye ihtiyaç bulunmaktadır. Zerdüşt’ün doğumu olayında olduğu gibi hayatı hakkındaki bilgileri, mitolojik karakterli olanlardan ayırmak oldukça zordur. Ancak bazı kaynaklarda onun hayatının ilk yıllarında, babasının özel terbiye ve eğitimine tabi tutulduğu yönünde bilgiler bulunmaktadır. Zerdüşt’ün yedi yaşından on beş yaşına kadar döneminin bilim adamlarından olan Ferzin isimli bir kişinin yanında tıp, ziraat ve dini konularla ilgili dersler aldığı ve dikkatleri üzerine çekmeye başladığı ifade edilmektedir. Rivayete göre o, yedi yaşında kutsal elbiseyi (Sudre) giymiş, kutsal kemerini takmış, bundan sonra da eğitim almaya başlamıştır. Bu dönemde onun bazı hayvanlardan tarafından özel korunduğu da söylenmektedir. Nitekim menkıbelerde anlatılan şekliyle Zerdüşt, toynak sığırlardan bir boğa tarafından korunmuş, bir aygır tarafından atların ezmesinden kurtarılmış, bir kurt tarafından yavruları arasına alınarak emzirilmiştir. Bunun yanında onun sosyal konularla ilgilendiği ve küçük yaştan itibaren haksızlıklarla mücadele içine girdiği, kötülüklere karşı daima iyiliği savunduğu rivayet edilmektedir. Zerdüşt’ün yirmi yaşına geldiğinde on yıllık bir süre içerisinde inzivaya çekildiği nakledilmektedir. Onun inzivaya çekildiği, bu süre zarfında tabiat olaylarını, dünya işlerini, hayrı, şerri, yaşamı, tanrıyı, varlığı, yokluğu, insanların geleceğini düşünmeye başladığı söylenir. Zerdüşt’ün din kurucusu olduğu yolundaki bilgilere zemin hazırlayan bu rivayetler, sonradan onun Tanrı Ahura Mazda’ya ulaştığı ve böylece manen farklı kazanımlarla aydınlandığını belirtmektedir.
Zerdüşt’ün aile hayatı ile ilgili bilgilerde de bir bütünlük olmamaktadır. Modern Zerdüştlük tarafından kabul edilmemekle birlikte (onlar Zerdüşt’ün tek evliliğini kabul ederler) Zerdüşt’ün üç kadınla evli olduğu ve üç kız üç erkek olmak üzere toplam altı çocuğundan söz edilmektedir. Özellikle erkek çocuklarının çiftçiler, din adamları ve askerler olmak üzere toplumdaki sosyal sınıfları temsil ettiğine inanılmaktadır. Zerdüşt’ün ölümü ile ilgili de biri birinden farklı bilgiler aktarılmaktadır. Onun yetmiş yedi yaşına kadar yaşadığı, bir savaş esnasında veya bir suikast sonrasında öldürüldüğü rivayet edilmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla onun yeni getirdiği dini hayat, eski yaşantılarından taviz vermek istemeyenleri rahatsız etmiş ve toplum içerisinde gizli açık muhalefet her zaman olagelmiştir. Nitekim bu tepkiler zaman içerisinde dozunu artırmış ve bu faaliyetlerden rahatsız olan İranlılar, çok kısa bir süre sonra, Zerdüşt’ün düşüncelerine karşı gelerek ona engel olmaya başlamışlardır. Bu karşı gelmeler sonucu Zerdüşt’ün yakarıda belirtildiği gibi yetmiş yedi yaşında Tur-bratrus isimli Ariyenli* birisi tarafından öldürüldüğü söylenmektedir.