İslam dinine mensup bireyler olarak hepimiz biliriz ki ramazan ayının sonunda ramazanı yaşamanın oruç tutmanın gururu içerisinde kutladığımız farklı adlarla andığımız üç günlük bir bayramımız vardır. Bazılarımızın şeker bayramı bazılarımızın Ramazan Bayramı bazılarımızın Fıtır bayramı dediği bu bayram İslam toplumlarının yıl içinde kutladığı ilk bayramımızdır. İslamiyet’in doğuşundan günümüze kadar kutladığımız bu bayram kadir gecesi gibi İslam dini açısından en önemli bir gece olan bu gecenin akabindeki günlere denk gelen bu bayramımız bir oranda kutsal kitabımız Kur’an’ı kerimin nazil oluşunun İslam bireyler tarafından kutlanılışının yıldönümünde sayılır. Bu bayramımızı kutlamaya başlamadan önce yapılacak bazı önemli ibadetlerimiz de mevcuttur.
Aslında ramazan ayında yerine getirilmesi şart olmayan zekat ibadetinin de nedense toplumumuzda ramazan ayında yerine getirilmesi ramazan bayramına kadar gerçekleştirilmesi şeklinde toplumsal bir adet sahibi olmuşuzdur. Yine zekat ibadeti gibi para ile yerine getirilmesi mümkün olan ve yine bayrama kadar gerçekleştirilmesi gereken Fıtır ibadetimiz vardır. Bu ibadetlerin yanında benzer şekilde ifa edilen ramazanda sağlık engeli, yaşlılık engeli nedeniyle oruç ibadetini ifa edemeyen İslam bireyler için tanınan bir muafiyet, tutulamayan oruçlar için ihtiyaçlı kimselere belirlenmiş bir miktar oranında ödenen paranın oluşturduğu diyet denilen yine nakite dayalı olan bir ibadetimiz daha vardır. Bu ibadette genellikle Ramazan Bayramı’na kadar gerçekleştirilmesi gereken bir ibadet olarak bilinir.
Oruç tutmak, zekat vermek, fitre vermek, diyet ödemek gibi ibadetlerini yerine getirmiş İslam bireyler kalp rahatlığı, kalp huzuru içerisinde ramazan bayramını kutlamaya hak kazanmış kişiler olarak bilinir. Ramazan öncesindeki yapılması gereken bu icraatlar sonrasında İslam bireyler bayram namazı denilen sadece İslami bayramların sabahında ifa edilen namazı kıldıktan sonra İslam toplumu için İslam bireyler için Ramazan Bayramı başlamış demektir. Ramazan Bayramı’nın kutlanması gereken günler ay takvimi denilen yahut hicri takvim dediğimiz takvime göre belirlenen ay takvimine göre tespit edilen bu günler geçmiş dönemde gökyüzünde ayın görünmesine göre başlatıldığından farklı coğrafi bölgelerde farklı ülkelerde farklı tarihlerde kutlanmaya icra edilmeye uygulama görmeye müsait olurdu. Yani bir başka deyişle Suudi Arabistan’da bayram kutlaması başlarken Türkiye’de yahut İran’da başka tarihlerde kutlanabilirdi.
Halkımızın bayramlar dolayısıyla birbirini kutlayıp bayramlaşmaya başladığı bugünlere ait adetlerimizde mevcuttur. Mesela büyük yerleşim yerlerinde bireysel olarak küçük yerleşim yerlerinde özellikle köylerimizde mezarlıklar ve mezarlar ziyaret edilir. Bayram ondan sonra eve dönülerek yenilen sabah yemeğinden sonra başlardı. Daha sonra haneler komşuların akrabaların ziyaretine açılır, evin büyükleri ziyaretçileri beklerken evin küçükleri çocukları yemeği müteakip komşuları ve akrabaları ziyaret etmeye başlarlardı. Çocuklar için gidilecek ev açısından sınır olmadığı gibi kendilerine her evde şeker ikram edilmesi adetti.
Ancak bazı hali vakti yerinde olan aileler çocuklara ve gençlere mendil veya benzeri aksesuar hediyeler hatta belirli miktarda harçlıklar verilebilirdi. Tabi olarak hanelerin ramazan ayı süresince kendilerini sahura kaldıran davulcuların mahalle bekçilerinin mahalle çöpçülerinin bayram ziyaretini de beklemesi onlar için bir miktar harçlık hazırlaması ve geldiklerinde vermesi de zaruri bir adetti. Orta yaşlıların büyükleri ziyareti bayramın ikinci ve üçüncü gününde gerçekleştirilmeye çalışılırdı.
Yine ailelerin aile çatısı dışında yaşayan kızları damatları, oğulları gelinleri ve torunları tarafından da ziyaret etmesi beklenir, geldiklerinde sofra kurarak ağırlamalar mutlaka yapılırdı. Şu ana kadar söylediklerim genellikle geçmiş dönemlere ait uygulamalar haline dönüşmüş icraatlardır. Artık günümüz toplumlarında ailelerimizin önemli bir kısmı ziyaretçilerini beklemek yerine yahut ziyarete gitmek yerine bayram süresini turistik gezilere tahsis etmeye başladığından yerleşim yerlerimiz bayram günlerinde adeta boşalmaya başlamıştır.
Bu yüzdendir ki bayramlarımız eski özelliklerini yitirmiş görünmektedir. Kısaca diyebiliriz ki bayramlarımız eski özelliğini yitirdiğinden artık büyüklerin ziyaret edilmesi hastaların ziyaret edilmesi gibi icraatla da ortadan kalmış gözükmektedir. Bütün bu duruma rağmen toplumumuz içinde azalmış olsalar da bayramlarımızı ve kutlayacağımız Ramazan Bayramı’nı eski özellikleriyle kutlamaya yaşamaya gayret gösteren bireylerimiz mevcuttur. Bu nedenle diyebilirim ki kutlayacağımız Ramazan Bayramı, ramazanı bayram bilen insanlarımız için siz hemşerilerimiz için kutluyor, kutlayacağımız bayramın tüm vatandaşlarımız, yurttaşlarımız ve dindaşlarımız için kutlu olmasını temenni ediyorum. Nice güzel günlere nice bayramlara.