Biz Türkler tarih boyunca doğudan batıya sürekli akmış ve bu akışla dünyanın hemen hemen yeni dünya karalar topluluğu dışındaki kıtalarına mensup farklı sahalarında devletler kurmuş bir milletizdir. Bu yüzden dünyanın en kuzeyinden Afrika’nın en güneyine, Asya’nın en doğusundan Afrika ve Avrupa’nın en batısına kadar uzanan sahalarda farklı adlarla imparatorluklar meydana getirmişizdir. Kurduğumuz devletler çoğunlukla büyük imparatorluklar olduğundan bu devlet sahasında farklı dillerin konuşulması hiç de yadırganacak bir durum değildir.
Bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti dönemine kadar tarih boyunca görülmüş Türk Devletlerinin kullandıkları resmi dil çoğunlukla Türkçe olmamış, olamamıştır. Ve özellikle hanedanlar dış evlilikler nedeniyle Türkçeyi resmi dil yapamadıkları gibi kullandıkları alfabe de sık sık değişmek durumuyla karşılaşmıştır. Ancak ilk Türkçe konuşan ve Türkçe yazan devlet diyebileceğimiz Göktürk devleti dışında diğer Türk devlerinde sürekli farklı alfabeler ve farklı diller devlet bünyesinde ve sathında kullanılmışlardır.
Bu arada şunu da vurgulamak isterim ki biz Türkler son zamanlarda yapılan bazı araştırmalara göre Kamçatka Yarımadası üzerinden Alaska yoluyla kuzey Amerika’ya hatta Güney Amerika’ya kadar inmiş oralarda da yaşam sahaları bulmuş bir millet olmuşuzdur. Bu yüzdendir ki Amerika kıtasında Avrupalılar Amerika’ya girmeden önceki dönemlerde yaşamış Aztek, Maya kültürleri gibi kültür bölgelerinde de yaşamış olduğumuz iddiaları ortaya çıkarılmıştır.
Bu araştırmalara göre Aztek, Toltek çoğunlukla Maya dillerinde Türkçe kökenli kelimeler mevcut olabilmiştir. Yine Malaysiya üzerinden Avustralya sahasına da Türklerin ulaşabildiği iddiaları mevcuttur. Bu nedenle Türklerin dil hakkında tek tük kelimelerle de olsa ulaşabilmiş bir dildir demekte yanlış olmayacaktır.
İslamiyet’in kabulünden sonra Türk devletlerinin kullandığı alfabe en doğudaki bazı toplumlar müstesna Arapça olduğu gibi devletlerin resmi dilleri karışık bir dil haline gelmiştir. Arapça, Farsça, Türkçe karışımı yapay bir dil diyebileceğimiz bir dil kullanan Türk İslam devletleri çoğunlukla din açısından resmi devlet dili açısından Arapçayı tercih ederken edebiyat açısından Farsçayı tercih etmişlerdir. Devletin avam yahut halk dediği tabaka yöneticilerin aksine eğer Türk’seler Türkçeyi kullanmayı sürdürmüşler, hatta aralarındaki geçerli edebiyat türüne de Türk dilini hakim kılıp, adına da halk edebiyatı demeyi tercih etmişlerdir.
Bu yüzden Türk devletlerinde Halk edebiyatı ve divan edebiyatı adıyla edebiyat türleri ortaya çıkmış hatta halk edebiyatının bir türü olarak Tekke edebiyatı adıyla bir edebiyat türüyle Türk devletlerinde görülebilmiştir. İslam’ın kabulünden sonraki Türk devletlerinde Türk Moğol imparatorluğu denilen devlet Türk dilini Arapça ve Farsça karşısında bir müddet için ön plana çıkarmışsa da daha sonra Farsça ve Arapça tekrar Türk diline galebe çalıp Türk diline geçmişlerdir. Bu durum Türk dili açısından oldukça kötü sonuçlar yaratmıştır. Çünkü Türk dili olması gereken gelişmeyi yapamamış hak ettiği yaygınlığı gerçekleştirememiştir.
Eğer gerçekten Türkçe kurulan Türk devletlerinin sahalarının devletler tarafından gerekli himaye ve desteği görmüş olsaydı bugün dünyanın kullanılan en büyük dil grupları arasında Türkçede yer alması gerekirdi kanaatindeyim. Oysa bugün dünyanın en yaygın dilleri arasında baş sıralarda yer alan bir dil görünümünü Türkçe için söylemek mümkün değildir. Kaldı ki Türkçeyi yaygın diller arasında kabul etsek bile bugünkü Türk devletlerinde kullanılan Türkçe birbirinden farklılık gösterir durumdadır. Azerbaycan Türkçesiyle Türkiye Türkçesi Kırgızistan Türkçesiyle Kazakistan Türkçesiyle oldukça farklılıklar göstermektedir.
Türkçe bir İngilizcenin bir İspanyolcanın bir Almancanın hatta bir Rusçanın bir Çincenin hatta ve hatta bir Arapçanın gösterdiği yek vücut anlaşma imkanını gösterememektedir. bu durum bugün dahi Türk ülkeleri arasında Türk dil birliğinin mevcut olmamasının işareti ve ispatı durumundadır son büyük Türk devleti Osmanlı öncesi dönemde yaşayan Selçuklu devleti de Türk diline gereken önemi vermemiş Farsça ve Arapçayı dil olarak ön planda görmüştür.
Ancak bu devletin bir parçası olan Anadolu Selçuklu devletinin yıkılışından sonra onların toprakları üzerinde görülen Türkmen Beyliklerinden Karaman oğlu beyliğinin yöneticisi Karamanoğlu Mehmet Bey Türk yöneticiler arasında tarihte ismini övünçle andıracak bir icraat olarak başında bulunduğu beyliğin resmi dilini Türkçe ilan etmiş Türkçenin Karamanoğlu topraklında halk ve devlet açısından kullanılacak tek dil olduğunu açıklamıştır. Devam edecek…