Kabile birliklerinin biçimlendiği bu dönemde, bugünkü Çerkeş boylarının ataları olan Meot, Sind, Zikhi, Kerket, Pses, Henioch, Zanig ve daha başka boylar bu tarihten başlayarak maddi ve kültürel gelişimlerini, daha başka deyimle etnik konsolidasyonu (etnik bütünleşmeyi) tamamlamaya başlamışlardır.
Bugünkü Kuzey Kafkasya'nın otokton halkı olan Çerkeş boyları, kimilerinin savunduğu gibi Sami ırkından olmayıp, Orta Doğu'dan kuzeye göç etmemiştir. Tarihin hiçbir çağında sıcak denizlerden, sıcak iklimlerden kuzeye, daha soğuk bölgelere hiçbir göçe rastlanmaz. Başka bir deyişle, İslam dininin etkisi ile Kavmi Necip olarak anılmaya başlanan Arap halkı ile ya da Sami ırkı ile Kuzey Kafkasya boylarının hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.
Doğudan kaynaklanan kimi stilize motiflerin ya da eşyaların benzeşimini dayanak olarak gösteren Çerkeslerin kökenini Orta Asya steplerinde ve Turan illerinde arayanlar da mevcuttur. Ama bu gurubun karşısında olup da bu guruba karşı fikir beyan eden guruptakilere göre Çerkesler Kuzey Kafkasya topraklarında etnik konsolidasyonlarını tamamlayan otokton topluluklardır.
Kökü Tunç Çağı'na uzanan bir kültür Eski Kuzey Kafkasya halkları ve kabilelerinin adlarının bugün bilinmesini, komşuları tarafından bırakılan yazılı anıtlara borçluyuz. Bu yazılı belgelerde adı geçen boylar; Kimmer, İskit, Sarmat, Tauri, Sind, Meot, Kerket, Zikhi,Henioch, Zanig, Pses, Psıl ve Kolchi'dir.
Bu isimleri geçen kitlelerin özellikle İskitlerin ve Kimmerlerin, Sarmatların Türk kökenli ırklar olduğu yarattıkları kültürler nedeniyle hemen hemen hepsinin atlı step kültürü mensubu oldukları düşünülürse Kafkasya bölgesinin bu gurupların oluşturduğunu düşünmekte hatalı bir davranış olmayacaktır kanaatindeyim. Bir başka deyişle Kafkasya tarihinde daha sonra görülecek yahut daha önce görülmüş insan guruplarının aralıklı göçlerle Kafkasya’ya Orta Asya üzerinden gelen gruplar olduğunu söylemenin de hata olmayacağı kanaatindeyim.
M.Ö. 1. yüzyılda ve Hristiyanlık döneminin ilk yıllarında Kuzey Kafkasya nüfusunu Meotlar ile diğer Kuzey Kafkasyalı dağlı kabileler oluşturmaktaydı.
Meotlar Azak Denizi'nin doğu kıyıları, Kuban nehrinin alt ve orta havzalarında yaşıyordu. Nehrin sağ yakasında kalan toprakları, bugünkü Tamizbekskaya yerleşim bölgesine kadar uzanıyordu. Meotların çağdaşı olan Antik Grekler (Yunanlılar) M.Ö. 6. yüzyılda ilk kez Meotlardan söz etmektedirler. Öte yandan Meotların, M.Ö. 8 ve 7. yüzyılın ilk yarısı arasındaki dönemde, kökü Tunç Çağına kadar uzanan bir kültüre şekil verdikleri gerçeği de arkeolojik bulgulardan anlaşılmaktadır.
”Meot" sözcüğü bir çok küçük kabileyi kapsayan kolektif bir isimdir. Hristiyanlığın başlangıç döneminde yaşamış olan eski Grek coğrafyacısı Strabo, "Meotların, Sind, Dandari, Toreates, Ayres, Arreches, Torpotes, Obicliakenes, Doskhi ve diğer pek çok kabileden oluştuğunu’ yazar. Yalnızca antik edebiyat kaynaklarında değil, bu konuyu işleyen Bosphor Krallığı topraklarından çıkartılan taş tabletlerde de Azak Denizi’nin güney kıyıları ve Kuban havzası antik kabilelerinin isimleri açıklanmaktadır. İsimler bu Meot kabilelerini oluşturan ve Bosphor Krallığı'nın da unsurları olan Sind, Dandari, Toreates, Pses ve Sarmat kabileleridir. Bu topluluklar daha kuzeylerde, Don ve Volga ırmakları arasındaki, daha önce Meotlara ait olan toprakları işgal etmiş görünmektedir. (Özellikle Sarmatlar).
Bu bilgiler de Kafkasya kabilelerinin Orta Asya kökenli Atlı step kültürü ırklarından olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Özellikle bu kabilelerin tarihinde Sarmatlara yakınlık kurulması, Azak denizinin çevresinde Kuban ve Terek ırmaklarının çevresindeki bir sahada bu kavimlerin yurdu olarak bahsedilmesi de bu Kuzey Kafkasyalı kavimlerin kökenini bence Orta Asyalılara Turanilere daha açık manada Türklere bağlayabilme olanağı verecek bir mahiyet kazandırmaktadır demenin de hata olmayacağı düşüncesindeyim. Bu nedenle Kuzey Kafkasya kavimlerini ve Çerkesleri köken olarak orta Asya kavimlerinden bir bakıma Türlüklerden oluşmuş kavimler görmenin pekte haksız bir düşünce olamayacağı kanaatindeyim.
Don ve Kuban nehirleri arasında doğal bir sınırın bulunmaması ve Sarmatların göçebe bir topluluk olması nedeniyle, bu topluluğu kah kuzeyde, kah güneyde, Kuban Havzası'nda görebilmekteyiz.
Bugünkü Çerkeslerin ataları olan ve M.Ö. bin yıllarının ilk yansında etnik konsolidasyon (pekişme) sürecini tamamlamış olan Kuban bozkırının bu sakinleri incelendiğinde, devamlı bir yer değişiminin yaşandığı görünmektedir. Örneğin İskitlerin, bu bozkırda yaşayan kabileleri geride bırakarak, bozkırı geçtikleri ve Kafkas Dağları'ndaki geçitleri de aşıp Transkafkasya'ya (bugünkü Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan toprakları) gittikleri, bu yöreleri yağmaladıkları, M.Ö. 6. yüzyılın başlarında ise tersine bir akın başlatarak eski topraklarına döndükleri bilinmektedir. Bu yörede sürekli İskit yerleşimi bulunmamaktadır. Devam edecek…