Sen hayattan nasıl ders alıyorsun? Yani başımıza bir bela, bir musibet geldiğinde şöyle deriz; "tamam olsun, bu da bana bir ders oldu, dersimi aldım, ders çıkardım" ya da bak teselli cümleleriyle şunu çok duymuşuzdur; "bu olaydan bir ders çıkar" tamam buraya kadar tamam, hepimizin bu yaşına kadar muhakkak sık sık karşılaştığı ders almak, ders çıkarmak, ders oldu cümleleri hayatımızda birçok negatif deneyimde karşılık bulmuştur. Peki ders almaktan, ders çıkartmaktan, ders olmasından sandığımız ne? Hani burada ben başıma bir şey geldiğinde bundan bir ders çıkarttım diyorsam buradan ne anlamalıyım? Doğru ders nasıl çıkartılır? İşte bu yazının konusu tam da bu.
Peki dersin doğrusu, yanlışı olur mu? diyeceksiniz. Tabii ki olur. Doğru ders sizi sürekli uzun vadede bir daha aynı hatayı yapmamaya dair destekler, evet sadece bunun bir ders olmasından dolayı aynı hatayı farklı senaryolar, farklı kişilerle, farklı sonuçlarla çok muhtemel tekrar yaşamamanıza sebep olur. İşte o yüzden dersini doğrusu yanlışı da kesinlikle olur. Peki doğru ders nasıl çıkarılmalı ya da doğru ders çıkardığımı nereden anlamalıyım? Çoğu zaman ders çıkarırken sadece durum tespiti yapılır. Bakın şimdi aradaki ince farkı anlatacağım, çok iyi anlayacaksınız. Yani ben yağmurun ne olacağını bildiğim halde hava kapanıyor, kış ayında olduğumuz halde hatta hava tahminlerinden özellikle bakıp bugün 5'ten sonra yağmur yağacak ibaresini gördüğüm halde dışarı çıkarken şemsiye almıyorum, yağmurluk almıyorum. Neden? "ya olsun, yağmaz bir şey olmaz, orada öyle yazıyor ama genelde hava tahminleri tam çıkmıyor." Tamam şimdi çıkıyorum ve yağmur yağıyor ve ben gerçekten hem çok hazırlıksız yakaladım hem çok mağdur oluyorum.
Sonra öfkelenmeye başlıyorum diyorum ki "neden ben bunu yaşadım?, neden bunu başıma geldi? bundan sonra demek ki ben hava tahminine güvenmeliyim, inanmalıyım. Ne olur ne olmaz üzerime hafifçe yağmurluk ya da çantama küçük bir şemsiye atmalıyım" diyorum. Buradan çıkardığım ders ne? "Tahminlerle hareket etmeyeceğim, güvenmeyeceğin" değil mi? buradan çıkarılması gereken ders bu olmalı. Yani burada yorum katmayacağım.
Eğer bilimin ışığından faydalanıyorsam ya da teknolojiden faydalanarak yağmurun yağacağını okuduysam buna inanmak durumundayım. Şimdi bu çıkan ders, peki bir de durum tespitinden bahsedelim aynı örnek üzerinden gidiyoruz. Hava kapalı, kış ayındayız. Yağmur yağabilir, ben yine de internetten hava tahmin raporlarına bakıyorum ve oradan bugün 5'ten sonra yağmurun yağabileceğini görüyorum sonra yine diyorum ki "aman canım bir şey olmaz, hep öyle oluyor ama sonuçta yağmur yağmıyor" diyorum ve çıkıyorum. Yine ıslanıyorum, mağdur oluyorum sonra da diyorum ki ben buradan bir ders çıkardım, ne ders çıkardım? Bir dahakine yanıma şemsiye alacağım, bakacağım ki hava kapalı, yağmurluğumu alacağım.
Buradaki durum tespitiyle ders çıkarma arasındaki çok ince olmuyor gibi görünen ama çok fark var. O da şu; yorum katmak. Yani bir dahakine yağmurun yağabileceğini yine tahmin ediyorum, yine güvenmiyorum. Bakın iki örnekte de yine güvenmiyorum, inanmıyorum. Evet diyorum ki yağmur yağmaz, yani boş veriyorum. Ama birinde bilime güveniyorum ya da bilim ya da fark etmez birinde hep buraya dikkatimi çekmeden, yorum yapmaya dikkatimi çekmeden diyorum ki ya ihmal etmemeliyim, ikinci örnekte. Bu aradaki ince tespiti fark edenler zaten dersi ders gibi çıkarır. Diğerleri de "Aa başıma bu geldi, bir dahakine dikkat edeyim de -bakın buranın altını çiziyorum dikkat edeyim de- başıma bir daha bu gelmesin" der, geçer.
Peki neye dikkat edeceğim? İşte asıl ders çıkarılacak yani çıkardığınız Argüman ders yapan şey tam da bu. Neye dikkat edeyim? Havanın durumunu hafife almayayım mı yoksa buna yorum katmamalı mıyım? Eğer bilime güvendiysem ya da bu konudaki otoritelere güvendiysem bunu dikkate almalıyım ve buna kendi yorumumu, tahminlerimi katmamalıyım. İşte bunu söyleyen gerçekten çıkarır. Farkındasınız çünkü bir dahakine yorum katmayacak, eğer siteye bakıyorsa "ya sitede böyle yazıyor ama kesin yağmur yağmaz" demeyecek. Ama öteki kişi şöyle düşünecek; "ya geçenlerde de inanmadım ama hani yağdı, tamam bakalım bu sefer yağmayacağını düşünüyorum" Bak yine yorum attı değil mi? İşte burada bizim için önemli olan şu an ders çıkarırken durumun özetini çıkarmak. İnsanlar genelde burada çok yanılır.
Yani aslında durumu özetler, neden ders çıkardın dersiniz belki şu şu oldu, başıma bu geldi, tamam ders çıkardım, tamam da neyi ders çıkardım? bana orada bir başlık lazım. Yorum katmamayı, tahminlerime olacakmış gibi kesin görüp önlem almaktan vazgeçmemeyi, bakın burada kaç madde çıkardı. İşte ders bunlar. Yoksa başıma geleni, toplamı, durumun özeti, olayların anlatılmış şekli ya da olayların özet hali ders değil.
Dersin içinden birkaç madde çıkarmış olmanız lazım. Daha doğrusu bu özetin içinde birkaç madde mutlaka çıkarmış olmamız lazım. Örnekleri ile yazı uzun geldiyse şöyle özetleyeyim; bir şeyden ders çıkardığınıza emin olmak için, doğru derse çıkardığınıza emin olmak için spesifik olarak birkaç maddeyi kendinize mutlaka tespit etmiş söylüyor olmanız lazım. Yani durumun özetinin, o içinin içinden birkaç maddeyi çok spesif ve net olarak bundan sonra nokta noktayı böyle yapmayacağım, bundan sonra böyle bir şey olduğunda ilk önce noktaya danışacağım, soracağım ya da önce oraya garantileyeceğim, sonra şu adımı atacağım gibi böyle bir şey olduğunda net olarak ne yapacağınızı belirlemeniz lazım. İşte orası çift deneyimden gerçek dersi çıkarmış insanların elindeki pozitife dönmüş argümanlarıdır. Uzun oldu değil mi bu hafta? Neyse şifa olsun.
Bir dahaki hafta yine yeni yazımızda görüşmek üzere. Hepinizi çok öpüyorum, hoşça kalın...