İlişkilerde Güven Sorunsalı

Güven, Güvensizlik Sorunsalının Sac Ayağı Sallanırsa Ne Olur?

İkili ilişkilerdeki en büyük tehlike, bizi bekleyen aslında en büyük sac ayağının sacını sallayan tehlike; güvensizlik ya da güven bunalımı ya da güven problemi... Hem kişilerin sadakat anlamında birbirine güvenmesi hem geleceklerini birbirlerine emanet etme anlamında güven hem birbirlerini fikir, düşünce, yaşam amacı, sağ duyusu anlamında güven, ne derseniz deyin... Güven; ilişkilerde, evliliklerde, baktığımızda arkadaşlıkta, dostlukta, ortaklıkta, her ikili ilişkide ihtiyaç duyduğumuz, ihtiyacımız olan bir argüman.

Peki burada kriter ne? Neyi baz alacağız? Yani birisinin bize güveneceğini, bizim kime güveneceğimize nereden anlayacağız? Öncelikle tabii ki somut verilere bakacağız. Yani bunu genel söylüyorum. Sadece ikili ilişkiler bazında değil, özel ilişki bazında değil, iş ilişkisi; iş ortaklığı, normal arkadaşlık olarak da bunu düşünebilirsiniz.

Bu yazıyı okurken böyle değerlendirmenizi isterim. Önce somut verilere bakacağız. Yani güvenimi kazandı mı, kazanmadı mı? Güvenmeye değer mi, değmez mi? Güvenimi kazandıysa bunu hangi somut argümanla ve veri ile destekliyorum? Yani şunun gibi; bu saatte şuradaydım, evet o saatte orada mıydı bunu check edebilirsiniz. "Şuraya şu kadar ödeme yaptım" evet oraya ne kadar ödeme yaptığını check edebilirsiniz gibi, önce küçük şeylerden bahsediyorum.

Yani check edilebilecek sağlam, somut argümanları check etmek. Birazı his. Yani hislerinize bakacaksınız. Hissim bana neyi söylüyor? yani o kişinin beden dili, jestleri, mimikleri; ona güvenip güvenmeyeceğinizi, söylediği şeyin şeffaf olup olmadığını, doğru olup olmadığını ortaya koyar zaten. Sonra güvenmenizin söz konusu olduğu, yani mevzubahis kişinin geçmişi çok önemli. Neden? Daha önce hiçbir ortak veri yoksa, onun başkalarına dürüst davranmadığını hiç görmediyseniz doğal olarak size de dürüst olmama ihtimali düşük olacaktır.

Ama yanınızda, ya da arkanızdan, ya da duyduğunuz duyumlarla o kişinin başkalarına da dürüst olmadığını görüyorsanız çok doğal olarak -ki burada bir parantez açıyorum- "ya başkasına yaparsa bana kesin yapar" diye bakmamak lazım olaya. Ama şu da bir gerçek; bazı şeyler karakteristiktir. Bazı şeyler davranış örüntüsüdür. Haliyle bunu bir kere yapan bir daha yapacaktır. Amerika'yı yeniden keşfetmemize gerek yok bu aşamada, değil mi? O yüzden kişinin geçmişi, kişinin geçmişte yaşadığı güvenle ilgili verdiği sınavlar ya da veremediği sınavlarda sizin için çok iyi bir referans noktası oluşturacaktır. Sonra bir de güvenirken şuna bakın; acaba ben güvenmek istiyor muyum?

Bazen kişi kendisi, bazı takıntıları, bazı paranoyak takıntıları, bazı halüsinasyonları, bazı hayal gücünün ona oynadığı oyunlar ya da kendine güvensizliğinden karşı tarafa güvenememesi de buna bir yol açabilir. Yani şöyle düşünün; "ben kesin dolandırılırım, ben kesin aldatılırım, ben kesin kullanılırım, ben kesin..." İşte "ben kesin" diye karşıya bakarsak cümlelere böyle başlayıp bakarsak tabii ki her hareketi ve her tavırda bu minvalde davranışlar göreceğiz.

Çünkü baktığımızı görürüz. O yüzden birisinden bir şey beklerken ya da birisinden güvensizlikle ilgili bir argüman görür müyüm derken bir yandan da bunu görmek istiyor muyum diye bakın. Bazen de gerçekten görmek istiyoruz. Şimdi ben bunu söylediğimde şöyle düşünebilirsiniz; nasıl ya görmek istiyoruz? Kim aldatılmak, kandırılmak ister ki? Kendini haklı çıkarmak isteyenler ister. Bu kendini gerçekleştiren kehanettir. Olabilir, neden olmasın? Bu konu çok uzun bir konu.

Bu konu bir gazete köşesine sığmayacak kadar detaylı. Başka patolojileri de içinde barındıran çok çepeçevre bir konu. Bunlar benim normalinde eğitimlerde 6-8 saat aralığında anlattığım konular. Ama şöyle küçük bir girizgah yapıp kendinizi daha iyi gözlemlemeniz için bu haftanın yazısını böyle belirlemiş oldum. İnşallah ihtiyacı olanlara, olmasın tabii ama, ihtiyacı olanlara şifa olsun. İyi bir rehber olsun. Çok güzel bir hafta dilerim, sevgilerimle...