Cumhuriyet ideolojisi, “TAM BAĞIMSIZLIK” içinde, sürekli devrimlerle çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktır.
Bu ideoloji, Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözleriyle açık seçik ifade edilmektedir.
“Bütün dünya bilsin ki benim için tek yanlılık vardır. Cumhuriyet yanlılığı, düşünsel ve sosyal devrim yanlılığı...”
Mustafa Kemal'in tam bağımsızlık amacı ve bu sosyal devrim yanlılığını her adımında, her eyleminde görmekteyiz. Cumhuriyet, ideolojisi ile ilgili bir söyleminde de şöyle diyor:
“…Biz bu hakkımızı saklı tutmak, bağımsızlığımızı güvence altında bulundurmak için genel kurulumuzca, bizi mahvetmek isteyen EMPERYALİZME ve bizi yıkmak isteyen KAPİTALİZME karşı kavga vermeyi uygun gören bir yolu izleyen insanlarız…”
23 Nisan 1920'de ilk meclis kurulur. Bu ilk meclisin bildirgesi de çok anlamlı, su inanç dile getirilir:
“TBMM ulusun yaşam ve bağımsızlığına karşı suikast düzenleyen EMPERYALİST ve KAPİTALİST düşmanların saldırılarına karşı savunma ve bu amaca aykırı eylemde bulunanları cezalandırma amacıyla kurulmuş bir orduya sahiptir.
EMİR VE KUMANDA YETKİSİ TBMM'nin manevi kişiliğindedir.” derken, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin önemini vurgulamaktadır. İşte bunun için parlamenter sistemi ve tam bağımsızlık ilkesini savunuyoruz.
Kurtuluş savaşımız, ANTİEMPERYALİST nitelikte bir savaştır. Savaşın ilk anında bile, onun kafasında düşünce ve ideoloji; Devrimci bir Cumhuriyet ve çok partili bir sistem yaşamıdır.
Bugün, Atatürk'ün amaçları gerçekleşmiş midir?
Hayır.
Ülkemizde Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetimizin Atatürk’ün dediği manada “Cumhuriyetin ideolojisi” yerleşmiş midir?
Hayır.
Dileğimiz, yasaksız bir demokraside, sosyal devrim yanlısı yönetimlerin iş başına gelmesi ve aktarmaya çalıştığım Cumhuriyet ideolojisine dönülmesidir.
CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.
Kaynakça: (12 Eylül ve Şeriat adlı kitap)