1881’de Mary Shelly’nin yazdığı romanın kahramanı olan Dr. Frankenstein genç ve idealist bir bilim adamıdır. Maddeye can vermenin sırrını keşfederek bir ucube yaratır. Lakin bu yaratık kendisini yaratana karşı isyan eder, korkunç bir canavar olur.
Eğer anımsarsanız “Frankenstein” ile ilgili filmleri, yaratılan o kadar çirkin, o kadar korkunç, o kadar dehşet vericidir ki kimseye görünmez , cinayetlerini işler, sonunda kendisini yaratan Dr. Frankenstein’ dan intikam almak ister.
İnsanların kendi yetiştirdikleri, kendi çıkarları için destekledikleri, pohpohladıkları “canavarlar” dönüp yaratanlarına saldırınca hep bu benzetme yapılır.
Günümüzde kendi yarattıklarının gazabına uğrayan, sağa sola saldırdığı zaman hoşlarına giden ama canavar kendilerine dönüne ne yapacaklarını şaşıran kişilerle dolu.
Fetö Terör Örgütünün yaptığı darbe teşebbüsü 240 vatan evladının şehit edilmesine neden olunca, aklıma seyrettiğim bu Frankenstein filmi geldi. Sizlerle bu filmin ana temasını paylaşırken Allah, böyle Frankensteinlardan memleketimizi korusun diyerek, sohbetimizi Ziya Paşa’nın şu ünlü mısralarıyla noktalamak istiyorum.
Murdar bir sineğe paye mi verir
Hiç değiştirmek adını
Ne kadar yıldızlayıp, paye versen de sinek
Yine aynı sinektir.
Esen kalın.