( Küçük bir alıntı)
‘’Bu insan yaratılışı inancının önemi şudur: Sünni inanışa, yani Kur’an’a göre Tanrı bir gün meleklere ‘’Yeryüzünde bir egemen yaratmak istiyorum’’ demiş, melekler de, ‘’Yeryüzünde fesat çıkaran, kan döken kimse mi yaratmak istiyorsun’’ (ikinci Bakara Suresi) diyerek karşı gelmişler. Bunun üzerine Tanrı ‘’Sizin bilmediğinizi ben iyi bilirim’’ karşılığını vermiş.
Ve insan ‘’Balçıktan’’ (altıncı sure) yaratmış. İster gerçek anlamıyla alalım, ister balçığı bir sembol olarak görelim, bu yaratılışın insanı değerli kıldığı söylenemez. Bunda Tanrı ile insan ilişkisi, bir efendi kul ilişkisidir. Tanrı, o işine karışılmayan, hikmetinden sorulmayan yüce varlık öyle istediği için öyle olmuştur.
İnsan etkin değil, edilgen bir yaratık olarak Tanrı emirlerine körü körüne uymakla görevlidir. Batıni inanışa göre, insan Tanrı nurundan yaratıldığından, Tanrı nitelikleriyle donanmış olarak yaratıldığından, pek değerli ve yüce bir varlıktır. Yunus’un batıni inanışları üzerinde şu kadarını söylemeli ki, Yunus’un zamanında Alevilik de, Bektaşilik de sistemleştirilmiş bir tarikat olarak ortada yoktu. Bu sistemleştirme işi daha sonraki yüzyıllarda yapılmıştır. Bunun için Yunus’un batıniliği, Alevi-Bektaşilerin batınilik anlayışına benzer.’’
Cumhuriyet yayınları olan ‘’Yunus Emre’’ isimli kitabın bir bölümünde Yunusla ilgili bir bölümü okurlarınıza aktardım. Okumanın ve bilginin zararı olmayacağına göre, yazılı sohbetimizin Ramazan münasebetiyle HAK AŞIĞI Yunus Emre’nin birkaç dizeleri ile noktalayalım:
‘’ Aşkın aldı benden seni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni…’’
Sağlıkla kalın.